Bir çoban, ağasının kızına aşıktır. Ağa, bir şartla kızını vereceğini söyler. Çoban, koyunlara bir hafta su içirmeden tuz yedirecek, sonra suya salacak, daha sonra, çoban kaval çalacak ve yanık kaval sesinden ötürü koyunlar, suyu unutacak, geçip gideceklerdir.
Bir hafta koyunlara tuz yedirilir. Koyunların ciğeri köz gibidir. Çoban başlar kaval çalmaya . O çalarken, koyunlar dereye ulaşır. O çaldıkça, koyunlar yatışır. koyunlar, derenin kenarındadır. Ama kavalda ciğerleri eritmektedir. Yanık mı yanık. Koca sürü, eğilipte bakmaya bile tenezzül etmeden geçip gider sudan. birisi hariç.
Karakoyun, derenin tam ortasında durur. Bir çobana bakar bir suya . Kaval, sanki yalvarmaktadır. Heyecan son noktada ve her saniye çobanın içli nağmelerinin hüznü artmaktadır. Nihayet karakoyun da, suyu içmeden geçer ve kız artık çobanın olur.
Kıssadan hisse: dua, çobanın kavalı gibi ısrarlı, samimi, yürekten ve yanık olmalıdır.