söykü dergisi sayı 10 temasız

entry37 galeri
    23.
  1. azraille düello | hanna

    Hanna'nın yazdığı öykülerde ki acı çeken karakterlerden biri daha ve şaşırtıcı bir son. Açıkcası öyküyü okurken kendimi benzer bir sona hazırlamıştım, öykülerinde belli bir seviyeyi tutturabilmiş bir yazar. Yazılanları okurken bir kez daha hatırlıyoruz hepimizin peşinde bir gölge olduğunu.

    Keskin bir giriş ve okuyanın sorduğu ilk soru: kasem kim?;
    '...kahretsin dedi arabasını durdurdu ve hızla indi. yatan adamın yanına giderken gözlerine hücum eden yaşları elinin tersiyle sildi. dudaklarından dökülen ilk kelime 'kasem' oldu.'

    Merak biraz daha artıyor;
    '...unutacak kadar bile vakit yok. beni affet.'

    Ve sonuç, en azından ben öyle zannediyordum;
    '...ama sana aşık olacağımı bilmiyordum seher. inan bana, bilmiyordum. biz ölümlülere aşık olamayız ki.'

    işte yazarın öykülerini güzelleştiren sonlardan biri daha;
    '...birkaç saniye sonra genç kızın cansız bedeni yemyeşil çayırın üzerine düştü ve simsiyah kanatlar göğe yükseldi. uçlarından kan sızıyordu.'

    Dini motiflerle süslü bu öykü,Ramazan münasebetiyle daha bir anlamlı olmuş.
    Naçizane görüşüm: 'Kasem' kelimesinin anlamı açıklanmayıp, bunu bulmak okuyucuya bırakmak daha hoş olurdu.
    Öykünün en göze batan yeriyse;
    '...genç kızın alelacele park ettiği arabadan pink floyd'un sorrowu duyuluyordu.' cümlesiydi, böylesine bir öykünün uhrevi havasını hafiften bozmuş bu cümle.

    Mürekkebinin tükenmemesi dileklerimle, hayal dünyana sağlık Hanna.
    0 ...