söylendikten sonra "ney üflüyosun?" şeklindeki kabak tadı vermiş soruyla karşılaşılır ilk aşamada. ikinci evrede ise, şahsın yıllardır ney üflediğini düşünmenize sebep olan cümleler işitirsiniz: "ney üflemek de zor ya böyle kafayı falan yana eğiyosun, ben bi kez denedim iki saat uğraştım ses çıkaramadım inan ki". o an "abicim, kime ne anlatıyosun, ben üflüyorum zaten, benden iyi kim bilecek?" diyemiyosunuz ya la.
(bkz: diyemedim ya la)
şahsımın da iki senelik uğraşı olmakla birlikte, ses çıkarmak ve eser icrasından çok klasik tavrın oturması zordur.
klasik tavırdan söz ettiğimiz zaman işin farklı boyutları olduğunu da ufaktan anlatalım. efendim klasik tavır, tekke tavrı gibi farklı isimlerle anılan bu tavır geleneksel icranın gerektirdiği bir şeydir. bu tavrın son büyük temsilcisi kutbü'l nayi niyazi sayın'dır. rahmetli aka gündüz kutbay da bu tavırla çalan neyzenlerdendir. hocanın öğrencileri ve bu tavırdan etkilenen büyük neyzenlere de salih bilgin, murat salim tokaç, ahmed şahin, yavuz akalın, kaşif demiröz, ali tan gibi üstadlar verilebilir. detaylı bir araştırma yapıldığı takdirde kim kimin öğrencisiymiş, daha başka kimler varmış görülebilir. sencer derya gibi isimler de aklıma geliyor. yeni nesil klasik neyzenlere de önce kendi hocam ege tmdk mezunu ve kaşif demiröz'ün öğrencisi yusuf yılmaz'ı, yine aynı okul mezunu serkan çakır'ı örnek gösterebilirim.
bunun yanında bir de klasikçilerin pek beğenmediği stüdyo müzisyenleri vardır ki, ercan ırmak, eyüp hamiş, başar dikici de bu grubun içindedir. bu kişiler daha çok albüm kayıtlarında görev alırlar, arabesk eserler çalarlar. neyi klasik tavırdan daha uzak, arabesk ya da kaval tarzında icra ederler. hatta başar dikici'nin seyyare programına konuk olup icra ettiği bır kızıl goncaya benzer eserinin başındaki muhayyer kürdi taksim için klarnet tavrı diyeni bile duymuştum.
şahsımın acizane beğenisi klasik tavırdan yanadır. ancak iyi bir dinleyicinin, iyi bir müzisyenin başkalarını görmezden gelmesi gibi bir durum söz konusu olmamalıdır. benim tercihim klasik yönde diye sorulacak olursa da şöyle yanıt verebilirim. klasik tavır her zaman dinlenilebiliyor, ben sıkılmadım hiç. ama başar dikici'nin albümünü dinlemekten bir süre sonra sıkılabiliyorum. yoruyor çünkü.
tasavvufla ve mevlânâ ile özdeşleşmesinde herhangi bir problem yoktur ney sazının. zira neye ney anlamını yükleyen mevlânâ'dır diye söylenir. ancak yalnızca dini musikiye ait bir saz olarak algılanması doğru değildir. çünkü ney klasik türk müziğinde de fazlaca kullanılmaktadır.