hayatın gerçeklerine değindiğini iddia eden ama bence hiç de öyle olmayan televizyon dizisi. kendimi bilmediğim zamanlarda çekilen bölümlerini ilgiyle takip ettiğimi hatırlıyorum. ancak bir şeylerin farkına vardıkça fazlaca yavan gelmeye başladı. bir kere yeni bölümlerde duygu karakterinin haddinden fazla, yani en azından taş fırın erkeği bir babanın izin vermeyeceği kadar açık giyindiğini düşünüyorum. bunu da video paylaşım sitelerinde yer alan frikik videolarından doğrulayabiliyoruz. kız senaryoda evlendi falan ama babası olmasa da kocası en azından buna tepki gösterirdi bir ailede. geleneksel türk aile yapısında böyle şeyler önemli çünkü.
diğer taraftan mevzubahis olan dizi, izleyiciye değer vermediğini düşündüğüm, sosyal mesajı göstere göstere vermeye çalışan bir dizi oldu ne yazık ki. çanakkale haftası'nda akşam yemeği sofrasında
"+emrecim oku bakalım oğlum çanakkale savaşında ne yemişler
-hoşaf anne, üzüm hoşafı, akşam : yok
+yaaa"
temalı ucuz duygu aktarımlarına giriştiği gün bu dizi benim nezdimde çok değer kaybetti. daha yaratıcı ne yapılabilirdi diye soracak olunursa, başka bir konuda başka bir dizinin sahnesini örnek gösterebilirim, leyla ile mecnun'da bir final sahnesinde mecnun ile ismail abi, galatasaray ile fenerbahçeli, papaz ile imam, patron ile işçisi sarılıp hep birlikte kameraya el sallamışlardı. yaratıcı senarist ise şayet dizinin senaristi bunun gibi zekâ kokan sosyal mesajlı sahneler yazabilir diye düşünüyorum.
türk televizyonlarında konusu reel zamana göre değişen diziler bir süreden sonra kabak tadı veriyor. şayet ana konuyu, ramazan bayramında sahura kalkmak ve bayram namazında ayakkabıyı çaldırmak, kurban bayramında danayı kaçırıp kendini kesmek oluşturuyorsa bu o dizinin farkını ortadan kaldırıyor, sıradanlaştırıyor.
bence dizinin en başarılı karakteri mustafa ali, en başarılı replikler ve fikirler de kendisine ait. böyle düşünmekteyim.