şeriat istemesinin neden yadırgandığını anlamadığım yazar.
kur'an'da, "Kim Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse, işte onlar kafirlerin ta kendileridir" anlamında bir ayet var iken, kendisi de islâm dinine mensupken bu gibi bir istekte bulunması son derece doğaldır.
ingiliz yalakalığı meselesine gelince, orada bir durmak lâzım. en azından, atatürk'e eleştiri yönelten birisine karşı osmanlı sultanı'nı yalakalıkla itham etmek, itham eden için son derece tehlikeli sonuçlar doğurabilir.
atatürk'ün istanbul'da olduğu sıralar, minber gazetesine verdiği demeçte
ingilizlerden daha hayırlı bir dost olmayacağı, ingiliz hükümetinin osmanlı'ya karşı olan iyi niyetinden şüphe etmediğini beyan etmektedir.
dilerseniz sina akşin'in kitaplarına, dilerseniz erol mütercimler'in "fikrimizin rehberi" kitabına da bakabilirsiniz. bu iki kemalist akademisyenin kitaplarında dahi kendine yer bulur bu demeç.
başka?
bundan başka, ingiliz gazeteci ward pierce hatıralarında, m.kemâl atatürk'ün ingilizlerden valilik talep ettiğini yazar.
başka?
levazım reisi ömer lütfi bey, mustafa kemâl atatürk'ün "ingilizler ile anlaşmak gerektiğini söylediğini" aktarmaktadır.
hâl böyle iken "ingiliz yalakalığı" ile itham etme şenliklerine bir son vermek gerek diye düşünüyorum.
ilkokul, ortaokul ve lise tekrarlarından başımızı kaldırırsak, o fetvanın silah zoru ile verildiğini anlayabiliriz. fevzi çakmak'ın bu husustaki beyanatları ortadadır.