"sevmiyorum artık"kadar ucuz bi kelime...buna lugatımda yer yok...herşeye kabulumm ama buna değil...
demişti...
hani böyle filmlerde olur ya sevdiğini söyleyen insana "acı" çektirmek söylersin o ucube kelimeyi...ve iki gün sonra haberi gelir; alırsın eline telefonu katı bi ses seni senden eder...
"o öldü"
işte nasıl karşındaki sana inanmadıysa sen "sevmiyorum" derken sen de buna inanamazsın...
senin sevdiğin insan ölemez, gidemez sen de ona sevdiğini söylemeden, yaşanacak çok şey varken daha, bırakamaz seni...ama....
bir hafta sonra bi toprak yığının başında da söylesene hadi "sevmiyorum artık seni" diye...
sevmiyorum ne kelime! öylece sadece onun yanında kalmak istersin yatarsın yanına, senin hayattaki suyun yemeğin güneşin yağmurun "o"dur çünkü...
günlerce orada kalsan bile şikayet etmezsin...kalbinin sahibinin yanında kıvırılırsın bi köşeye...
çekersin onun kokusu yerine toprağın kokusunu tutarsın elini tutacağına toprağı...ağlarsın bağırırsın duy ben de seni seviyorum yalan söyledim diye ama...uçan giden kargalar o yumuşak sesin yerine delice öter...aklın nerdeydi? dercesine...
sonra bi şarkı tutturusun içinden -ikinizin şarkısını- o da eşlik edicek diye beklersin ama nafile...bir yağmur başlar oracıkta... bu aşk uğruna dökülen gözyaşlarını karşılamaz belki ama....
bir daha onun o güzel yüzünü göremeyecek olmayı kabullenemezsin...günler önce o nasıl boynunu büktüyse dediğini duyunca, sen de öyle kalakalırsın orada...
sen ona "gitme" diyebilecekken...öyle bi şansın varken...o zaman....
senin tüm şansın tükenmiştir o an....