sağ liberal olabileceği kadar sol liberal de olabileceği, yani liberalizmin içine dahil olduğu ideolojiyi kendi felsefesi ile yorumlaması ve esnetmesi ile hallolabilecek bir meseledir.
türkiye'nin genel politik kültürü 1970'lere çakılıp kaldığı için her şey eşek gibi, sike sike, zorunlu olarak, evrenin mutlak bir kanunu olarak ikiye ayrılır: sağ veya sol. geriye kalan her bir şey yavşaklıktır, yalandır, yabancılara memleketi satmaktır, falan feşmekan. neden? millet her bir işin özüne odaklandığından mı: hayır, kolaycı tahta kafa oldukları için. liberal islamcı, muhafazakar sosyalist dendiği vakit bilmiş bilmiş "olmaz öyle şeyler, kelime oyunu yapılmış" tarzında üste çıkmaya, liberalizmin tarihini ve ilkelerini bilmeden her boku olduğu gibi bunu da kendi dar dünya anlayışsızlığına sokuşturmaya, tıkıştırmaya gayret etmeleri eşyanın tabiatı gereğidir.
kemikleşmiş ve markalaşmış hiç bir akım tutup da liberalizm ile arasında bir bağ kurmak istemeyeceği için ortada bıralacağı malum. "liberalizmin türkiye'deki gelişim tarihi" diye bir soru ile karşılaşsa lafı bir şekilde "yabancıların türkiye üzerindeki çıkarları" konusuna getiriverirler. hani aslında mesele liberalizmin ne olup olmadığı da değildir: sağ mı yoksa sol mu olduğudur. her şey işte bu kadar siyah/beyaz ve basittir bu dingillerin ülkesinde...