liseye yeni başlamıştım. ilk iki ay servisle gidip geliyordum. sonra otobüsle gidip gelmeye başladım. dönüşte, duraktan eve yürümem ortalama bir 20 dakika sürüyordu. bir gün farklı bir yol tercih ettim. biraz da okul çıkışında oyalanmıştım, geç olmuştu ve hava kararmıştı. önünden geçtiğim bir parkın merdivenlerindeki bir grup çocuk etrafımı sardı. ne söylediklerini de hatırlamıyorum, siktirin gidin yorgunum deyip, önümdeki çocuğu itip yürümeye devam ettim. hiç arkama bile bakmamıştım, sonra bir anda sol alt kaburgalarımdan birinde ağrı hissettim. yumruk attı sanmıştım çocuk, döndüm yüzüne baktım, git lan burdan tarzında bir şeyler bağırıp çantamı savurdum suratına ama çocuk endişeli gözüküyordu ve grup hâlinde kaçmışlardı. eve 5 dk.lık daha yol vardı ve yürürken çocuğun yumruk attığı yer sancımaya başlamıştı. elimi götürüp dokunduğumda kanı gördüm ve sıradan bir yumruk olmadığını anladım. çok acıyordu ama eve kadar istifimi bozmadan ağır adımlarla geldim. odama çekildim hemen ve yaramı kontrol ettim. kemiğime geldiği için ya da çocuk kuvvetsiz vurduğu için oldukça küçük, neredeyse sıyrık denebilecek bir yaraydı. ama fena acıyordu, bir şekilde kamufle ettim ailem görmesin diye, o gece "seni bulacaam oğlum" düşünceleriyle kıvranadurdum. ertesi gün itibariyle her gün aynı yerden geçmeye başladım. mahallede o çocuğun kimin olabileceğini sorguladım. üzerinden ay geçti... bir gün arkadaşlarla tiyatroya gitmiştik. dönüşte, gece vakti şirinevler köprüsünden geçiyorken, metro istasyonunun içerisinde gördüm çocuğu. yanımdaki arkadaşlara devam etmelerini benim onlara meydanda yetişeceğimi söyledim. biraz uzaklaşmalarını beklerken gözlerimi de çocuktan ayırmadım, ardından bir hışımla istasyona daldım. gözlerim kararmıştı resmen. dosdoğru çocuğun üstüne gidip var gücümle kulağına yumruğumu indirdim. çocuk ne olduğunu anlayamadan iki yakasından tutup bir de kafa attım. sonra tekrar elimi kaldırıp vuracakken çocuk koluma yapışıp karşı koymaya başladı: "vurma abi, vurma" diye inliyordu ama o anın hissiyatı içerisinde gram merhamet ve acıma hissetmedim. zaten sülük gibi yapışmıştı koluma vuramıyordum, daha da öfkelendim. kurtulup daha esaslı dövmeye yeltenirken orta yaşlı bir adam gelip beni ayırdı ve tuttu; çocuk kaçarken ben bağırıyordum: bırak abi, bırak döveyim hıncımı alayım bu şerefsiz köpeğin yaşına aldanma, beni sırtımdan bıçakladı diyor, bir yandan yaramı tutup açmaya çalışıyordum göstermek için. bırak intikamımı alayım derken, tamam evladım sakin ol diye teskin etmeye çalışıyordu. inanıyorum sana, demişti; nedense rahatlatmıştı bu beni. adam çocuğun iyice uzaklaştığından emin olduktan sonra benim gitmeme izin vermişti. ben de üstümü başımı düzeltip toplasan 5 dk. sürmemiş bu olayın adrenalini hızla vücudumdan buharlaşırken hızlı adımlarla arkadaşlarımın yanına yetişmiştim. ama o ilk yumruk ânı... o ilk yumruğun tadı... orgazmdan daha zevkli anlara verebileceğim en iyi örnektir. şimdi bulsam yine aynı öfkeyle girişirim herhalde o çocuğa.