kürt sorunu diye başlamak zaten tamamen terminolojik bir hatadır.
dünya üzerindeki hiç bir ırk temellerine işlemiş bir faşizm ile yaşayamaz. faşist eğilimler yalnızca ortadoğu coğrafyasına da özgü değildir. batı avrupa da faşistler ve radikaller ile yıllarca uğraştı. hatta resmi katliamlar dahi tarihin o tozlu ve kanlı yapraklarında yazar. yahudi soykırımı ise o yaprakların en pis, en iğrenç kısmıdır. hiç bir ırk yaşadığı coğrafyadan dışlanamaz. bağımsızlık talep edemez. ırk temelli siyaset olmaz. olsa da terörizmden öteye geçemez.
mütareke döneminde kurulan kürt partileri de vardı ama onlar tamamen dış odaklıydı. ingiliz etkisiyle kurulmaya çalışılmış. tarih sayfasından mis gibi atatürk devrimi ile silinmiştir.
kürtler tarafından ilk parti 1908 yılında kuruldu. kürt teavün cemiyeti ile ilgili neler yazıyor bugünün kitaplarında bilen var mı. ya da mayıs 1919 da kurulan kürt teali cemiyeti ni hatırlayan var mı. bir kaç satırdan öte bilen yok.
kanun-i esasi ve osmanlıcık için çalışıp atatürk devrimlerine kabul etmeyen yine kürt teavün cemiyetidir. bu cemiyet şimdiki gibi istanbul hükümetinden ayrılıp kürdistan teali cemiyetini kurmak istiyordu. ama başı ezildi. wilson prensiplerini sömürüp kürtleri ayrı bir kavim saymışlar ve diyarbakır bitlis elazığ illerini sahiplenmişlerdir. bu bölgenin sınırları ise: erzurum, van, bitlis, diyarbakır, harput tur. yüzölçümü ise tam 207.000 km2 dir. hatta azıtıp ingiliz mandasından da toprak istemişler ankara, konya, sivas, adana, halep i de sınırlarına katmak istemişlerdir.
şimdi istediklerinin ne olduğu ise bilinmiyor. yalnızca, özgür, sakin, demokratik bir yaşam istediklerini umuyoruz. hiç kimse ırkından dolayı sorun yaşamamalıdır.