bazen de bir şehri bırakmaktır.
sevdiğini o şehirde bırakıp gitmektir mesela...
ya da anneni.
küçükken eline kıymık battığında oturup seninle ağlayan anneni bırakıp, gitmektir.
"adam olacağın günü göremicek miyim ulan senin" dediğinde bile gözlerinde sevgisini gördüğün babanı bırakmaktır o şehirde...
en kötü zamanında yanında olan arkadaşını yalnız bırakıp gitmektir...
en kötüsü de;
yok olmaktır aslında her terk ediş...
birinin,
bir şeyin içinden çıkıp gitmek,
unutulmak, yok olmak.
zamanın hiç kimseye acıma gibi bir derdi yoktur ya, size de acımayacak işte...
gideceksiniz
ve
unutulan olacaksınız.
hayat siz olmadan sürüp gidecek,
siz olmadan birileri mutlu olmayı başarabilecek
siz olmadan insanlar gülümsemeye devam edecek...
bunu siz bileceksiniz
ve yok olduğunuz için kendinize kızamayacaksınız bile!
acizliğiniz,
buna da engel olacak...
kalan değil, gidendir kaybeden... aynaya baktığınızda kaybettiğiniz her şeyin yansımasını göreceksiniz karşınızda.
ölmeyeceksiniz ama yaşıyor da demeyecekler sizin için...