fransa'da başlayan, avrupa ülkelerine yayılan, meksika'da japonya'da hissedilen hiçbir numarası, gideri olmayan, türkiye'de sol terörizmin, sol anarşinin alt yapsının tamamlanmaya başladığı yıllardır.
yaptığı işlerin yanlarına kar kalacağını sanan zavallı bir güruh caddeleri sokakları boş bulmuş bir devrim havasına girmişlerdi o yıllarda. bunların bir kısmı birkaç yıl sonra nereden geldiği belirsiz silahlarla türk çocuklarına kan kusturacaklardı zaten (*1). o güruhun ardılları şimdi bu anarşinin başladığı yılı özlemle anıyor. anmaktan başka ellerine bir şey geçmeyecek orası ayrı tabi. ha bu arada bugün başımıza bela olan pkk'nın temelleri de tam o günlerde atılmuştır. adı pkk değildi, ama mantıkları aynıydı. (bkz: doğu mitingleri) (bkz: türkiye işçi partisi)
olaylar fransa'da başladı. bunların fransa'da olanları, babaları, ağabeyleri önce kendi kaleleri olarak bilinen nanterre fakültesinde sudan sebeplerden ötürü olaylar çıkarttı. olayların akabinde fakülte çok geçmeden geçici olarak kapatıldı. aynı ekip güya bu kapatılma olayını protesto etmek için bir üniversiteyi (sarbonne) basıp dünyada sosyalist devrim havası başlattı. burada bir parantez açıp ağzımı bozmak zorundayım dostlar: bu nasıl bir yavşaklıktır ki halkı ekonomik durumuna göre ayırdıkları yetmiyormuş gibi sağı solu basıp gidişatı engelliyor, karşıt görüşleri devletin okullarına almıyor. kimsiniz lan siz, halk düşmanları! *
fransa'da o yıl ülkeyi nazilerden kurtamış milliyetçi-cumhuriyetçi yapıdaki de gaül vardı. eylemler de ona karşı düzenleniyordu. demek ki de gaül agresif bir milliyetçi değildi ki kendini, yanlılarını ve hatta ülkesini hedef alan bu protesto gösterilerine onların anlayacağı dilden bir cevap vermemiş, uzlaşmacı bir tavır takınmıştır. polis yer yer orantısız şiddet uygulamıştır doğrudur ancak bu olağan karşılanmalıdır. mesela suriye'deki gibi olaylar rahatlıkla çıkabilirdi bu ülkede de. hatta charlei de gaul daha sonra görevini bırakmıştır. yani kendini toplumdan üste gören başını burjuva veledlerinin çektiği bir grup koskoca devletin saygıdeğer bir liderini koltuğundan çekmiştir. militan radikal milliyetçi gruplar ise sanırım cezayirdeydiler o yıllarda. yoksa onlar bile yeterdi bu liseli, üniversiteli maceracılara. che'nin de bir yıl önce öldürülmesi de başka bir hava katıyordu bu güruha. ben zaten olayların çıkış noktasını tamamen buna bağlıyorum. kanıt olarak da fransa'da olayların artmasından sonra yapılan seçimleri yine sağcılar kazanmasını gösterebilirim. halk o seçimlerde gaulizmle devam demişti.
gereksiz yere övülen, büyütülen bu kuşağın başladığı ülkede bile ne kadar fason olarak ilerlediğini gördük. şimdi ülkemizdeki durumlara bakalım.
türkiye'de ise üç isim öne çıkıyordu. THKO(Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu), THKP/C(Türkiye Halk Kurtuluş Partisi/Cephesi), TiKKO(Türkiye işçi Köylü Kurtuluş Ordusu adındaki terör örgütlerini kuran deniz gezmiş, mahir çayan ve ibrahim kaypakkaya adındaki bu üç isim bazı kimseler tarafından romantik, iyiliksever, vatansever insanlar olarak görülmüş ve sahiplenilmiştir. oysaki bu üçlü günümüzün başbelası olan pkk'ya zemin hazırlamaktan başka bir hiç halta yaramamış isimleri bir avuç üniversite öğrencisi dışında kimse tarafından bilinmeyen tiplerden başka hiçbir şey değildir. olan popülaritesini de dizilere, filmlere vesaireye borçludur.
(*1) değinmeden geçemeyecektim, üste değinseydim de akış bozulacaktı. o yüzden burada değiniyorum. zamanın ckmpsi, efsane partimiz, olayları çok iyi gözlemlemiş mükemmel bir ileri görüşlülükle 3-4 yıl içinde başlayacak ve 80 darbesine kadar gidecek olayları görmüş, ve daha sonra ülkücülük olarak bilinen türk-islam sentezini 1969 adana kongresinde kabul etmiştir. kısa bir süre sonrada birkaç yıl sonra start verecek sol teröre karşı komando kampları açılmıştır. türk-islam sentezini falan eleştiriyoruz hatta en çok biz seküler milliyetçiler eleştiriyor ama o yıllarda cidden faydalanılmış, bizim solcuların anadolu yapısı erimiştir. bir daha da hiç toparlanamayacaktır.