Doğumum bile bir ayrılıktı.
On yaşıma kadar, çevremi, özellikle çevremdeki sessizliği anlamaya çalıştım...
Yirmi yaşım ile otuz yaşım arasında aklın bittiği yerleri ve çıldırmanın sınırlarını aradım...
Otuz yaşım ile kırk yaşım arasında ne akıllı ne de çılgındım. Dünyayı kavradığını sandım...
Kırk yaşındayım. Bugün, gecenin bazı saatlerinde kitlenin anlamsız gürültüsü içinde boğuluyorum... Özlemlerim kalmadı. Bıraktım. Hepsini kendi ve benim dünyamı anlamaları için bıraktım... tuhaf.. bana ölümsüzlerin sonsuz acıları kaldı.