olay en başında alındığı için doğal olarak sam raimi'nin çektiği ilk filmle kıyaslanacaktır elbet. birkaç belirgin fark haricinde hikayemiz bilindik hikaye lakin yönetmen marc webb'in ikinci filmi olmasına rağmen bu türde başarılı sahneleriyle takdiri hak ediyor. diğer taraftan sırtını bol bol cgi efektlerine dayamış bir yönetmenin filminden bahsediyoruz; bu da enteresan bir ayrıntı. bahsettiğimiz farklardan en önemlileri şunlardı: ailesinin peter parker'ı neden terk ettiğini öğrendiğimiz çocukluğuna gidiyoruz. sam raimi'den ayrılan filmin birinci özelliği budur diyebiliriz. örümcek adam olma hikayesinde herhangi bir değişiklik yokken kendisini fark ettikten sonra peter'ın ağ atıcı bir alet geliştirmesi enteresan bir ayrıntı olmuş. diğer filmde ağı nasıl attığı konusunda herhangi bir açıklama yoktu ki zaten milletin pek ilgi alanına da girmemişti zannımca. zaten anladığımız kadarıyla peter'ın elektronik aletler konusunda oldukça yenilikçi fikirleri olduğunu gördük. adam lise bebesi ama bildiğin elektronik kart yapıyor; helal olsun. bir diğer önemli nokta ise örümcek adam'ın peşine polisin takılması. sam raimi filminde bu işi gazetenin müdürü yapıyordu ama bu sefer iş ciddiye binmiş ve hatta sevdiği kızın emniyet müdürü olan babası örümceğin peşine düşürülerek olaya biraz da arabesk bir hava katılmış. çizgi romanda da böyle miydi bilmiyorum.
bu farkları göz önüne aldığımızda şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki hikaye yazarları, senaristler ve yönetmen çok ciddi bir şekilde ve aşırı derecede batman begins ve the dark knight'ın etkisi altında kalmış. hikayeye gerçeklik katma atına yapılan değişiklikler bile bunun birer göstergesi. hal böyle olunca ve tekrar çekim olması nedeniyle özgünlüğü kalmamış diyebiliriz. yine de yönetmenin bu işin altından kalktığını söylemek, hakkını teslim etmek olur. filmin ikincisi ne zaman gelir bilinmez lakin hayranları bu filmle uzun süre idare edecek gibi görünüyor.