türkiye nin en büyük sorunu

entry814 galeri
    193.
  1. belki çok yazacağım belki de çok değil, ben birincil sebep olarak bizzat kendimizi görüyorum, görüyordum demem daha doğru olacak sanırım çünkü artık tek bir toplumdan bahsetmem olanaksız, hangi biz ? hangimiz ? orta anadolu-sahil, dinci-laikçi, alevi-sünni (hala) doğu-batı, ve tabii ki türk-kürt olarak öylesine ayrışma halindeyiz ki hani yabancılar çok güzel süslü cümlelerle türkiye yi görmek istedikleri şekilde betimlemeyi pek bir severler ya hani derler ya “ ... bir mozaik...” işte o koca bir yalan, artık ortak kültürü olan ortak yaşanmışlıkları olan bir toplumdan çıkalı çok oldu, tabiatıyla da ortak bir gelecekten söz etmek imkansız olmuş durumda, yine de biraz polyannacılık yaptığımı düşünürsek, son kertede, evet biziz. Ne demek bu biz hali? toplumun, insanların beklentileri vardır, örneğin basit olarak düşünelim düğünleri düşünelim, hemen herkeste bir gösteriş var, ya da kendini diğer insanlara gösterme kasıntılığı, evlenme törenleri sürekli aynı kasıntılı hal ile olmak zorunda sanki, ya da başka biri nasıl bulacak o düğünü, bir kısım insanlar da bu törenlere zorunluluktan katılıyor gibi, sanki görevmiş gibi, sorduğum zaman insan ilişkileri bugün ben gitmezsen yarın onlar bana gelmezler, böyle olursa kim gelecekmiş bla bla bla benzeri sosyal baskılar, sanki bilumum sosyal ağlardaki “sosyal olma baskısı” gibi halbuki o düğünlerden tat almayı bilemiyoruz, buraya nerden geldim buradan nereye gideceğim bu kısım önemli, özellikle küçük bir şehirde büyüdüyseniz hele hele (güya) üniversite giriş sınavlarına –benim zamanında adı batacası öss idi- önem veren titrine sahip olan bir ilde büyüdüyseniz iyi bilirsiniz aileler çoçuklarının “okumasına” önem verirler, peki eyvallah ancak bir örnek bir diyalog –aslında monolog da denebilir-
    tanınmayan ancak anne veya babanın tanıdığı persona:per, bayan arkadaş:ba
    per : nasıl geldi puanın, nereyi yazacaksın?
    ba: bilgisayar ya da makina mühendisliği henüz karar vermedim
    per: hmm neden öğretmenliği yazmıyorsun o daha uygun bayanlar için, hem ileride evlendiğin zaman rahat edersin.
    ba: daha bunları düşünmek için erken değil mi?
    per: ne de olsa kızsın, elbet bir gün gelin olup gideceksin...
    yani okumaktan kastım insanların, ailelerin beklediği gibi okumaktır fakat işin acı tarafı türkiye de hala okutulmayan kız çoçukları var.
    bilmiyorum öyle toplum uzmanı değilim zaten iddia da etmem, büyüdüğüm şehirde düşüncelerinin bir çoğunu paylaşmasam da beraber yaşadığım insanların düşünceleri, yaşayışları, mantıkları, erkek-kadın ilişkilerine bakış açıları, devlet-vatan kavramları ... derken ben de kendime göre gözlemledim; yani kendimce çıkarımlar bir nevi ama konuyu gereksiz yere uzattım sanırım, geçen okul döneminde ben de gönüllü olarak bir ders vereyim de bir işe yarayım mal mal yaşamayım dedim, ve yapmayı da istiyordum 2 dönemdir, neyse başvurdum, elimden geldiğince benim grubum için belirlenen bir okula gittim, dedim ki matematik anlatayım, hatta matematik ve türkçe anlatalım umarım faydası olur çorbada bizim de tuzumuz olsun, insan ne kadar eşek gibi bilse de görünce içi kan ağlıyor, devlete, verdiği eğitime –ki bahsettiğim okul ankara’da merkezi bir yerde olan ilköğretim okulu idi- öğretmenlere, sisteme, ülkeye, o çoçukların aldığı eğitimi görünce –ha soranlar olacaktır önce isveç te mi yaşıyorsun diye- hayır bunları biliyordum ama işte insan birebir görünce lanet okuyor, 8. sınıflara matematik anlatıyorum, çoçukların hevesi var belki ben de onlara daha genç geldiğim için olabilir, ama bakıyorum daha 4 işlem yapmayı öğrenmemişler tekrar bunları anlat ki sonra çözmeleri gereken soruyu anlat onlara, bu bir örnek sadece, ve anlamak istemiyorum bu ülke neden çoçuklarını ve gençlerini harcamaya bu kadar meyilli, buradan şimdi nevin yanıt ın sponsor reklamına ve oradan sonra youtubeda izlediğim başarı öyküsü geldi aklıma ve neden nevin yanıt tek başına çalışmak zorunda kaldı, neden kız/kadın diye köstek olunmaya çalışıldı –hoş hangi gence matematik-fen dışında ,o da çok rezil bir seviyede, okullarda bir seçenek sunulöuyor atıyorum hangi devlet okulunda yüzme havuzu var, ya da çoçuklar atletizme neden yönlendirilmiyor,neden burası türkiye burada olmaz sözü neden, ama evet batılılar iphone kullanıyor, ya biz? geri kalır mıyız hiç! biz de o iphone ları kullanmalıyız, ve neden herkes –eğer okuyacaksa- tıp, mühendislik ya da hasbelkadar öğretmenlik okumak zorunda, neden okumayanlar doğuda askerlik yapıp bir kısmı ölmek zorunda, babaları vatan sağolsun deme şerefine! (ne şeref ama) nail olsunlar diye mi... buraya geleceğim sonra, neden biz böyleyiz,insan neden diye soruyor, evet daha çok var ama sayfalar yetmez; zira madalyonun bir diğer yüzü var, insanlar zor bir hayat yaşıyor bu ülkede işsizlik var, üretim az ve düşük teknoloji gerektiren şeyler, iş bulanlar da özellikle gençler için diyorum –yaşlıları çoktan siktir ettim eğer yaşlı olacak kadar yaşarsam ve bir değer üretmezsem o zamanki gençler de beni siktir etsin- büyük şehirlerde bilhassa “hizmet sektöründe” iş yapan çok uluslu şirketlerde –giyim olabilir, yiyecek-içecek olabilir- ya da ulusal çapta iş yapan şirketlerde çalışıyor, bunu da bir kenara yazalım çünkü bunlar türkiye yi sorunlarını çözmesini sağlayan bir ülke yapmıyor, en fazla “market” yapıyor; oysa ben bizi daha fazla, çok daha fazla ar-ge yapan mühendis olarak, sosyolog olarak, kimyager olarak, genetikçi olarak orhan pamuk gibi yamuk yamuk konuşarak değil de alnındaki ve poposundaki terinin damlasıyla hak ederek nobel alan fizikçi olarak, sporcu olarak, ne bileyim uç örnekler veriyorum ama hayal değil, olmamalı da fransa bisiklet turunda italya bisiklet turunda ve ispanya bisiklet turunda yani o 3 büyük turda da Türk sporcuları görmek istiyorum, yüzmede yıllardır sadece derya büyükuncu nun yetişmesini istemiyorum, türkiye’nin her bölgesindeki insanların bu başarılara ulaşmak için kendini yetiştirecekleri imkanlara sahip olmasını istiyorum, erkeğimizle kadınımızla bizim ne batıdaki nesilden ne de doğudaki nesilden bir geriliğimiz var, biz de uzaya çıkabiliriz yeni bir buluş yapabiliriz, sporda hemen hemen tüm branşlarda zirveye oynayabiliriz, sanatta çığır açabiliriz insan gücümüz var fazlasıyla bu ülke bunu yapabilir şimdi değil biliyorum ama bunu başarabilir gelecekte tüm kalbimle inanıyorum, ama kendi gerçeğimizi unutmadan, bir konu daha var yazılması gereken, bu vatan millet sakarya edebiyatı ile ilgili; size kendi çevremden örnek vereceğim; geçen sene bu zamanlar gibi amcamın küçük oğlu askere gitti, galiba askerlik yapanlar daha iyi bilirler, önce dağıtım için konya ya sonra da edirne’ ye, oradan da kendi isteğiyle hakkari-çukurca denen yere gitti hani hep pkk nın saldırdığı geçen sene televizyonlarda 26 şehit verdik diye yalan söyledikleri,aslında çok daha fazla askerimiz ölmüş,işte o karakola gitti hastalanmış meğerse 1 haftadır van’da hastanede imiş, ki aslında öyle fakir de değiller istanbul’da bir evleri ve bir de arabaları var olayı fakirliğe bağlamıyorum ama evet öss denen skimsonik olayı yapamadı/yapmadı “okumayan gençlerden”; zaten lisede reis olan insanlardandı, 2 yıllık bir okulu 4 senede zar zor bitirken çok kez kavgaya karıştı, cemaatçilerin yurdunda kaldı oradan atıldı, bol bol –amiyane tabir için özür dilerim- karı sikti, para yedi, para kazandı, tekrar yedi, bir şekilde öyle bir yerde (burdur-bucak) öyle bir okulda kendince bir yol çizdi ama beğeneyim ama beğenmeyeyim falan filan derken epey süre kaldıktan sonra –sanırım kendisi gönüllü gittiği için tekrar geri dönme hakkı da vardı askerliğinin bitimine 15-20 gün kala tekrar döndü edirne’ye aslında yengemin ısrarı ile ve orada bitirdi, epey yazacağım çok şey var ama buraya yazacak kapasitem yok anlattıklarını, gitmeden önce vatan millet sakarya diyen adam artık kendini ne bu devletin vatandaşı olarak görüyor ne de bu topluma ait; işte şimdi “vatan sağolsun” mottosu o kadar adice, ve o kadar riyakarca geliyor ki, neden vatan sağolsun, neden bir vatan gençler ölünce mi sağolmak zorunda karşında neye karşı savaştığını! bilmeden neden orada olduğunu anlamadan, neden bizim devletimiz bu kadar ahlaksız, bu kadar umarsız ve biz de öyle, neden teröre karşı ayaklanmadık zamanında ve şimdi, neden ispanya’daki gibi, ondan çok daha etkili ve tepkisel topluluk olarak 2-3 milyon olmadık, hangi güç durdurabilirdi bizi, kimimizin eşi olan asker mi, kimimizin babası olan polis mi durduracaktı ve de kimimizin pilot olan oğlu/kızı uçakla ana-babasını mı vuracaktı, neden yıkmadık o TBMM’yi ,genelkurmayı, mit’i ,o medya denen riyakar mekanizmayı, ve neden taziyeye gelen valilere, milletvekillerine, garnizon komutanlarına, iktidarı ve muhalefetiyle devleti temsil eden bu insanlara gereken dersleri vermedik; neden –analar her daim ağlıyor ve görüyor da bu çarkı- babalar vatan sağolsun diyor, neden medya o anı anchorman in yavşakça sunuşuyla haber bülteninde reyting kaygısıyla hüzünlü bir müzik eşliğinde ekrana koyuyor- ve tüm bunların yanında bunca senedir,din-tarikat-cehalet ekseninde cennetlik-şehitlik diye bir yalanın arkasına sığınarak, kolay geldi ellam, daha ‘milli olmamış’ onca erkeğin toprak altına girmesine göz yumduk, halen göz yumuyoruz hem de kim için bizim için mi? yapmayın allah aşkına bizim gibi güya iyi bir üniversitede okuyan bir kısım mal gencin yolda gördüğünde apaçi dediği, dinlediği müzikten giyim kuşamına, gündelik yaşamına tepeden baktığı ve yargıladığı, gene üniversitede okuyan, büyükşehirde yaşayan maddi durumu hallice iyi olan ailelerde doğmuş kızların, bilhassa o şımarık kızların, aynı ortamda olsa varlığından rahatsız olacağı ,sanki herkes de seni sikmek için ölüyordu egosu götüyle aynı oranda şişmiş olan diğer mal, belki de bu sebepten mekanlara alınmayan bu insanlar mı bizim için ölüyor. (biz artık bu soru cümlesine bile cevap vermediğimiz için nokta, anlayana.) işte türkiye nin en büyük sorunu dedik ya hepimiziz, sensin, benim, komşun, oda arkadaşın, ev arkadaşın, fuck buddy in... eğer bu riyakar ve ikiyüzlü yapımız, -türkiye nin bana göre en büyük sorunu- bir çorba ise hepimizin ama az ama çok bu çorbada tuzu var, ve işte tüm bunlardan dolayı -hani ne oldu herşeye rağmen devletin tüm imkanları ile herşeye rağmen çok iyi yetiştirdiği o iki subayımıza, pilotumuza ne oldu hiç uğruna öldüler yalan mı acı olan ise naaşlarını bile devlet bulmak istemedi neyin hesabı yapılıyorsa- bu kendini çok güçlü zanneden ama aynen reuters in dediği gibi (maalesef gerçek) havlaması ısırmasından beter olan bir ülkeyiz, devleti ve milleti ile,

    bu vatan millet sakarya edebiyatından yoldaki teyzenin öğretmenliği ‘bayanlar’ için ideal bir meslek olarak görmesine ama mühendisliği görmemesine; –okuduğum liseden dolayı önyargım var bu mesleğe, tarafsız olmak zorunda da değilim, genel olarak sevmiyorum öğretmenleri- 8. sınıfta toplama-çıkarma-çarpma-bölmeyi bilmeyen çoçuklardan, yani böyle gelen ülkenin geleceklerinden, belki 100 atlet yetiştirebilecekken 1-2 tane nevin yanıt yetiştiriyor olmamıza kadar; –hoş onu da bu ülke yapmıyor ya nevin’in kendisi ve onun yalnız, fedakar ve cefakar annesi yapıyor- ve samsun’daki sel felaketinden sonra belediye başkanının pişkin pişkin ‘semevi’ felaket demesinden şifrelemenin ‘sehven’ yapılmasına kadar ve çok çok çok ... fazlası ile başlı başına sorunun ta kendisi bu ülke,

    şimdi bu kadar yazdın da çözümün nedir diye sorarsan ilk olarak terör-pkk-kürtler-öcalan(her ne zıkkımsa bu şerefsiz orospu çoçuğu da yakılarak idam edilecek dirisi çok pahalıya patlıyor artık) bu sorunu çözmediği için halk –yani kendine ne mutlu türküm diyen, bu ülkeden başka tutunacak dalı olmayanlar, bu ülkenin vatandaşları- önce devletinden hesap soracak, elbette yukarıda yazdığım gibi romantikçe değil, ama hesabını soracak, en basit atıyorum kimse çoçuğunu okula göndermeyecek, memurlar işe gitmeyecek, aynı anda bak, başbakanlıkta kapıda duran polis o gün olmayacak –kademe kademe- ta ki devlet hizaya gelene kadar, atıyorum terör devam ediyor mu elektrik su faturanı ödemiyorsun bir nevi itaatsizlik, merak etmesinler, bunca yıldır devlet kuramayanlar devlet de yıkamazlar, devletin çekineceği birileri varsa onlar türkmen/türk lerdir, yani bu ülkede türk sorunu var aslında onlar böyle demokratik demokratik ileri demokrasi diyor ya haşmetlü işte ileri demokrasinin deliğine kadar göstereceksin onlara herşeyin bir bedeli olduğunu göstereceksin, tabii bunların hiçbiri olmayacak burada yazan vettelmania da biliyor ama umut belki de en iyi olan şeydir andy dufresne nin de dediği gibi, işte devlet terör konusunda hizaya geldikten sonra –merak etmeyin her şeye rağmen devlet de millet de o kadar aciz değil,evet, işte terörden kurtulduğumuz günden sonra insanca eğitim, adalet, kadın-erkek ilişkileri, herşeyimiz düzelecek, tabii terör biterse bir gün ondan bir 40-50 sene koy sen en az, işte çözüm inanmıyorsunuz değil mi evet ben de bunların olacağına inanmıyorum ama bu iş böyle gidemez türkiye kaldırmayacak, allah varsa –tamam ben kendisine ettiğim küfürler dahil günahlarımdan cehenneme giderim yazaar, canı sağolsun (tövbe)- bu ülkeyi bizden korusun durumumuz çok endişe verici –gene çözümü allah’tan bekliyoruz tıpkı kötülüğümüzün yükünü şeytanın sırtına atıp kurtulduğumuz gibi ne kadar ironik- çok uzadı bu yazı ben de yoruldum.

    Hadi hayırlı traşlar, unutmadan
    hayırlı ramazanlar, anlarsın ya ;)
    0 ...