insanın insan olduğunu hatırlaması için, her ne kadar canınıza okuyacaksa da zaman zaman varlığı gerekli olan kişi(ler). Bir insanı hayatın merkezine koymadan onunla bir ilişki yaşayabilmek, tutku eksikliğini de beraberinde getiriyor ya da onun doğal sonucu olarak ortaya çıkıyor. sevgi, saygı, anlayış, dış görünüş, huylar vb konular tek başlarına her ne kadar karşı taraf için şahane olsalar da, bunlar bir araya gelmeden pek de bir anlam ifade etmiyorlar. iŞte bunları birbirine eklemleyen de zaten tutku denen ve tutkal görevi gören o his. Ve tutku da maalesef, o kişiyi hayatın tam da merkezine koymayı gerektiriyor. Risk almak tam anlamıyla. Ha ama kişi, "ben risk almayı sevmem, ayrılınca da üzülmek istemiyorum o yüzden mümkünse şiddeti yüksek olmayan bir ilişkim olsun, kimseyi de hayatımın merkezine koymam" diyorsa da (ki bu tamamen hayat vizyonuyla ilintili bir durum olsa da) nasıl içine sinecek ya da o ilişkiyi devam ettirmek için ne gibi fedakarlıklar yapılacak, merak ediyorum.