ergenekon düzmecesinden bir türlü sivil faşist darbeye kılıf dikemediler. tekkaşlı barzoların sızıltısı da bundan azıcık...
düzmece darbe senaryolarıyla muhalif toplamayı "hesap sormak" zannetmek için ya bu kurgudan memnun olmalısınız ya da "elif görse mertek diyecek" kadar cahil.
chp'nin 1937-38'e kadar olan icraatlarına her "türk" çocuğunun sahip çıkması farzdır. orospu çocukları ne yaparlar kendi bilecekleri iş. ama uygarlaştıran, üzerinde yerleşik olduğu toprakla beraber alınıp satılmaktan kurtaran, şeyhin, şıhın, ağanın insanların nikahlı karısını bile altından alan egemenliğini kıran, dünya görüşü, eğitim, vizyon kazandıran modernist cumhuriyete saygı duymalarını öneririm. o cumhuriyet ve o idealist adamlar olmasaydı hala mağaralarda yaşıyor olurdunuz.
ismet inönü ise gerek ikinci dünya savaşındaki dönek ve sovyetleri kanlı düşman haline getiren politikası yüzünden, gerekse ekonomik durgunluğu aşamayışı yüzünden 1950'ye kadar olan iktidarında eleştiriye açıktır. ancak eline silah alıp uykudaki askeri, hakimi boğazlayan, ateşe vererek öldüren pezevenklere gereken cevabı vermiş olmasını kimse eleştiremez, eleştirmemelidir. 1960 sonrası inönü ise emekli olması gerekirken ortada fazla dolaşan biriydi.
fakat ne inönü ne de en seçkininden en niteliksizine ilk cumhuriyet kadroları menderes ve arkasındaki soyguncu çetenin onda biri kadar zarar vermediler bu ülkeye. en azından biliyoruz ki hata yaptılarsa vizyonsuzluk veya tecrübesizlikten yaptılar evli karıları kocasının önünde becerip, mallarına mal, zenginliklerine zenginlik katmak için yapmadılar.
menderes ailesinden yaklaşık yarım asırdır fiilen iş güç yapan kimse olmamasına rağmen hala türkiye'nin en büyük emlak sahiplerinden biri olmaları da bir şey anlatmıyorsa sazı soksak az anlamayana.
menderes'in amerikaya kaçırdığı yaklaşık 360 ton altının hesabını verin önce ya da öldürttüğü muhaliflerin, üniversite öğrencilerinin... onu da geçtim;
--spoiler--
devlet eski bakanı yılmaz karakoyunlu da ''yorgun mayıs kısrakları'' adlı kitabında bu aşka değinmiş ve bir röportajında ''suzan sözen, sakin görünen bir şehvet fırtınasıydı. çok güzel omuzları vardı. dorothy lamour'a benzerdi... suzan hanım, sokakta adnan bey'in arabasını gördüğünde kocasına "hadi ferit sen arka odaya geç" diyor, o da geçiyor'' demişti.
--spoiler--