hayatın intikamı acı olur yazısından bir kuple:
Ne zaman üniversitelere konuşma yapmaya gittiysem ya da ne zaman
benden daha genç biri benim ondan daha fazla bir şey bildiğimi sanarak
bana sorduysa "bu işin olurunu", dedim ki:
Üniversiteyi bitirince hemen çalışmaya başlama. Git, dolaş, ülkeler gez,
aç kal, meteliğe kurşun at, ama ne yap et, koşturmaya başlamadan önce
biraz amaçsız yürü. Maceraya çık, bedeli ne olursa olsun bunu yap. Çünk
Çünkü hayat, onu erken anladığını sananlardan çok fena alır öcünü. Bir
şeyi vaktinde yaşamadan geçersen, çok sonra, seni rezil etme pahasına,
sana yaşatır o eksik bıraktığın bölümü. Âşık mı olmadın on altı yaşında?
Gelir seni kırk beşinde bulur, en olmaz zamanda. Maceraya mı çıkmadın
yirminde? Sürükleye sürükleye götürür seni otuz beşinde. Yırtık kot, yer
bezinden hallice bir kazak giyip, nasıl göründüğüne aldırmadan
geçiremedinse öğrencilik yıllarını mesela, elli yaşında, artık
kalabalıkların gözleri seni hiç de öyle görmeyi beklemezken, sana giydirir
o kot pantolonu. Hayatı sakın erkenden yaşama, sonradan çok fena komik
eder adamı. Serserilik ederek geçirmeli insan serserilik edilecek yaşları.
Zira atlayıp geçtiğin ne varsa dönüp dolaşıp bulur insanın yakasını.
Kendini yaşatıncaya kadar yapışıp kalır.