Çıkamadı gün yüzüne
içimde onca acıya rağmen büyüttüğüm
çiğdem çiçekleri..
Sarıp sarmalamak varken güneşi
Grinin keskin tarafı
en derininden kesti bileklerimi..
Hapishane kaçkını misali firarda ruhum şimdilerde
Tepesinde parlayacak ışıklardan ürkek,
Hüznün korkusunda telaşlı,
Tren altında ezilip
raylarda kuruyan kan kadar ağlamaklı..
Yüzümü dönemeden aydınlığa
Gözlerime saplandı
Karanlığın en kuytusunda saklanan
Tarifi imkânsız acı..
Umuda yolculuk etmek isterken
Yüreğimin ucuna bir kıvılcım,
Ümitlerime ateş kızıllığında bir yağmur damladı..
Gebe kaldım yalnızlıklara bir merdiven altı tenhalığında
Ve meze niyetine tüketildi
Geleceğe ait zamanlarım rakı masalarında.
40 yıllık şarap tadında yaşamak varken hayatı
Çöp tenekesine atılmış bir izmarit gibiyim
O kadar pis ve tüketilmiş..
O kadar yılgın..
Bir beden büyük gelen hayallerine kavuşamadan
Boğuldu uykularım başına yastık bastırılmışçasına
Hain bir komplo sonucuydu işte ölümü
Göremedi katilini
Yine de aklının kıyısında bir tahminle gitti...
-hayat-