on üç yaşındasındır. sadece on üç. henüz ilköğretimi bile bitirmemişsin, o gün dersaneden geldin. üstünde hafif bir kırgınlık var. gittin odana yattın. salondan sohbet sesleri geliyor. kuzenin gelmiş, babanı ziyarete. baban hasta. hem de yaklaşık üç aydır. ama çocuksun ya, hastalığı nedir, ne değildir sormak aklına bile gelmiyor. annenin hüzünlü bakışlarını görüyorsun her gün, her gün kırmızı bir çift göz görüyorsun, anne neden ağladın demiyorsun.
misafirler gitti. sesler kesildi .birden annenin çığlını duyuyorsun. babanın ismini haykırıyor avaz avaz. bir güçle kalkıp koşuyorsun, paçana takılıp yere düşüyorsun.
annen ordan üst kattaki komşunun adını söylüyor, git onu çağır diyor. korkuyorsun salona başını uzatmaya.
içerde ne oldu öğrenmeye hazır değilsin belki de.
o arada ablan çıkıyor merdivenlerden. her şeyden habersiz. bir şeylerin ters gittiğini anlıyor o da. sonra kapıda onu görüyorsun. babanı. bir çarşafta yatıyor. dışarı çıkarıyorlar. ama o halde bile hala yakışıklı,mavi gözleri solsa da o hala tüm en'lerin sahibi.
sonra hastane faslı işte.ve o akşam annen sana söylüyor. artık üç kişiyiz, baban gitti diyor...