21.yüzyılın proleterleşen küçük burjuvaları bugün orta sınıf olarak adlandırdığımız kafa emekçileri, mavi yakalılardır. çağımızın başında aslında bu rahatlıkla görülebiliyordu. mali oligarşi geliştikçe ülke içindeki tüm orta sınıfları köleleştirerek onları proleterya doğal ittifağı yapacaktı. orta sınıfın ya da küçük burjuva kitlelerin giderek proleterleşmesi kapitalist ekonominin giderek kendi krizini derinleştirdiği anlamına gelmektedir.
beyaz yakalılar mavi yakalı sanayi proleteryasından farklı olarak kol emeğini değil, kafa emeğini satar. örnek vermek gerekirse bugün bir dershane öğretmeninin patronuna yarattığı artı-değeri kimse yadsıyamaz. fakat bu sınıfı işçi sınıfından ayrı koyan yan, her an gelişmeye müsait olmalarıdır. bu nedenle küçük burjuva kaypaklığını derinden hissettiriyor. bu nedenle devrimci bir sınıf özelliği taşıyamaz.nitekim bu sınıfın 68 hareketinde önemli bir rölü olmuştur fakat kitlelerin asıl gücü olan işçi sınıfyla tam manasıyla kaynaşamadığından sonuç hüzün olmuştur.
bu oluşan yeni sınıf çağımızın devrimci sınıfı değildir. çünkü proleteryanın asıl gücü hala sanayi işçilerindedir. bu kişiler yalnızca kapitalist sömürünün küçük burjuvaziyi proleterleştirmesinin bir ürünüdür. ayrıca doğada yalnızca gelişen koşullar değiştirici unsur taşır. fakat bu sınıf gelişen değil, yalnızca krizin derinleştiği noktada oluşan saflardır. zaten kapitalizmin krize gireceği noktada geriye iki sınıf ve çevresinde dizilenler kalacaktır. 19.yy öngörüleri her ne kadar değiştiyse de günümüzde kapitalist sömürü kendini korumaktadır ve oluşan bu yeni sınıf yalnızca kapitalizmin bir artığıdır.