zaman zaman lan yoksa ben de mi sosyofobik bir insanım dememe neden olan hede.
abi ortamdan ortama değişiyor can sıkıntısı.
hani böyle bir ortama girersiniz,
duvarları elit ve aslında "elit" diyerek geçiştirdiğimiz ama anlamını hiçbir zaman bilemediğimiz hatta bize kısmen saçma gelen tablo ve fotoğraflarla dolu, badanası yer yer eskimiş, çatlamış, kabarmış ve üzerindeki önceki müşterilerden kalma tarihler ve isimler yazılı bir mekan düşünün.
koltukları deri veya kadife, büyük ihtimalle ihtişamlı görünümünün ardında çok rahatsız yaylara sahip ve sert yastıklarla süslenmiş, lambalar ise sarı ve tonlarında loş ışıklar saçan antika özelliklere sahip bu mekanda masalarına dizdikleri profesyonel fotoğraf makineleri ile oturan kemik gözlüklü birkaç yavşak arkadaş dışında bir iki tane bohem çift.
bunlardan biri ergenliğin zirve yaptığı yaşlarda gezinmekte bir diğeri ise olgunluğun verdiği görmüş geçirmiş surat ifadesi ile mimiksiz bir şekilde karşısındakini kesmektedir.
şarap ve tütsü kokan bu mekanda kendinize kapıya veya pencereye olabildiğince yakın bir masa seçip oturduğunuzda hissettiğiniz şey rahatsızlık ise, ki işte burada benim de hissettiğim duygu budur, şöyle bir soru yöneltmek isterim; siz sosyofobik misiniz? evet kendinizi eve kapatmak veya eski birkaç arkadaşınız ile internetten yazışmak o anda daha cazip gelir. bu sosyal ortamda bulunmanın verdiği rahatsızlık mıdır yoksa sadece zevkinize uygun bir yerde bulunamamanın verdiği iç sıkıntısı mı?...