günde sekiz saat karşılıklı oturuyoruz elemanla. o arabaları tartıyor ben evrak işlerine bakıyorum. fabrikanın kantarındayız anladığınız gibi.
bu kantarcı bozuntusu öyle göt ki anlatamam. hani devlet dairelerinde tam o.çocuğu tipler vardır ya hep işi yokuşa süren buda aynı model.
sabahtan akşama kadar işi gücü şöförlere eziyet etmek. yok efendim kaydın tam olmamış git güvenliğe, yok efendim evrağın eksik git sevkiyata kısaca adam tam şerefsiz.
"la olum yapma etme" diyoruz anlamıyor "olm günahtır yazıktır" diyoruz yok hacı hiç sikinde değil adamın.
Geçenlerde bir gün bir şöföre taktı kafayı, git oraya gel buraya adamın canını çıkardı, en son şöför kafayı sıyırdı hacı o ufacık camdan kolunu bir uzat! Sen bizim kantarcının yakasından bir tut! Iki üç tane o camdan giydirdi elemana. (ben neymi yaptım? Işte tam konuyla alakalı kısımda burda başlıyor, yavaşça paketten bir sigara çıkardım yaktım bir tane.) Eleman dışarı çıktı sanki adamı dövecek gibi dışarda şöför nasıl yumuldu buna görmeniz lazım. Aşağı yukarı sigaram bitene kadar sürdü bizimkinin dayak yemesi. Aga hayatımda böyle keyifli sigara içmemiştim.
kaşı falan açıldı tütün bastık yarasına, iyi şimdi sıkıntı yok. huylu huyundan vazgeçmedi vesselam.
