"tevbe edebileceğin günahların varsa, ne mutlu sana! kendisinden dönebileceğin, vazgeçebileceğin, yaptığına pişman olacağın günahların... ama senin günahların... sana mahsus günahların... yapamayacağını zannettiklerin ama yaptıkların...
tevbe etmek demek, ayağa kalkmak demek; her düşüşünde yeniden kalkmak...
düşüşlerin, yolda oluşunun alâmeti... düşe kalka yürüyüşünün... insan oluşunun...
düşmekten korkmamalısın o hâlde. korkacaksan, ayağa kalkamamaktan kork!
düşersen, ayağa kalkmaktan kaçınma! düş, ama her defasında yeniden kalk!
günahların da senin, tevbelerin de.
düşüşlerinde kemâle ereceksin, ve günahlarından dönüşlerinle...
noksanlarınla, eksikliklerinle, yetersizliklerinle âlemin kemaline katkıda bulunacaksın.
noksan olmayaydın âlem noksan olurdu; senin eksikliklerinden, noksanlarından, yetersizliklerinden mahrum kalırdı.
düşmedikçe kalkamazsın.
günah işlemedikçe tevbe edemezsin.
sözün özü, bağışlamadıkça bağışlanamazsın."