bir sosyalist olarak "kullanmazsak öleceğimiz" iddia edilen kavramların çoğunu kullandığımızı kabul ediyorum.
gına getirsin veya getirmesin, mühim olan bunların geçerli olup olmadığıdır.
emeğinden başka satacağı birşeyi olmayan, alınteriyle hayatını kazanan insan "emekçi"dir. sen hırsızsan veya patronsan o başka.
dünyanın yer üstü ve yeraltı zenginliklerini, tüm bir insanlığı kültürel, ekonomik, siyasi ve akla gelebilecek her alanda sömüren bir avuç uluslarası şirketin ve onların işlerini görmekle görevli devletlerin adı sanayi devri başladı başlayalı "emperyalist"ti, öyle de kalacak. bu kavramı artık faşistler, dinciler dahi kullanıyor.
sosyalistler, işçi sınıfının dünya görüşünü bu ülkede ve tüm diğer dünya ülkelerinde iktidara taşıma mücadelesi veren insanlar olduğundan, "işçi"lerin yaşam şartları, onun mücadelesini doğrudan ilgilendirir. bu da normal.
bilimsel sosyalizm ideolojisinin ana kaynaklarını yazan "karl" marx'ı elbette yaşayan tüm dünyalılar bilmeli, en azından adını ve en önemli sözlerini duymalı!
1940'lardan beri seçimini emperyalist dünyadan yana yapmış bir ülkeye elbette "amerika'Nın patronu" diyecek halimiz yok:"amerika'Nın uşağı"dır. nato'nun uşağıdır.
akp doğrudan faşist bir parti değildir. akp bir sağ partide olması gereken tüm özellikleri kullanan bir partidir. faşizm lazım olduğunda faşistleşir, hatta doğrudan faşist örgütleri de devreye sokabilir.
sosyalistler tartışmalarında konuşmalarında chp propagandası filan yapmazlar. dolayısıyla chp'nin ne olduğu değil, chp'lilerin neden sosyalizme yönelmesi gerektiği konuşulur.