ankara' da yaşayan birisi olarak ayrıcalığını bu başlık ile farkeden bir insanım.
-en az dört liranız yoksa, bir yere gidip tekrar eve dönmeniz olanaksızdır. ya da uzun yürüyüşleri sevmeniz gerekir.
-her yolun sonu denize çıkıyor gibi olsa da, aslında ankara bu huyunu yalancı politikacılardan almıştır. yolun sonunda deniz falan yoktur.
-eğer cebinizde taksi parası yoksa, akşam 11 den önce içtiğiniz bardan ayrılmaya bakın. 11 den sonra toplu taşıma yoktur.
-sevgilinize mesafeli davranın, anfa' nın elemanlarına iş çıkarmayın.
-havuz ve yapay şelaleler bakmanız içindir, el ayak sokmayın amk!
-yolda adam gibi yürüyün, metro çukurlarına düşüp de milletin başını belaya sokmayın.
-alışveriş merkezlerini sevin. nerdeyse adam başına bir avm yaptık. kullanın!
-otobüs gelmediyse twitten sövmeyin, melih çok pis mahkemeye veriyor.
var ya; mustafa kemal atatürk iyi ki başkent yapmış ankara' yı. yoksa bir sikime yaramazdı burası. kırıkkale gibi, kırşehir gibi, çorum gibi, yozgat gibi...
edit: yazar ankara doğumlu, çocukluğunu datça' da geçirmiş iş yüzünden ankara' da yaşamak zorunda olan zavallıdır.