sözlük yazarlarının itirafları

entry163092 galeri video563 ses32
    53273.
  1. Artık yaşamak için mutlu olmam gerektiğini düşünmüyorum. Acaba yazımı hayata hitaben "ben bu yazıyı sana yazdım" kısmında mı paylaşsam karar veremedim ama burası daha çok okunuyor diye burada paylaşmayı uyygun gördüm.

    işte böyle hayat..

    Romanımı yazmaya devam edecektim fakat bir türlü edemedim çünkü aklımda dönüp dolaşan düşünceler var. Onları buraya yazdıktan sonra devam edebileceğimi anladım. (Romanı merak edenler için 60 küsür sayfa şu an, fantastik-bilim kurgu türünde. Her neyse konumuza dönelim.)

    Dün gece yine her zaman ki gibi oturmuş, bilgisayarın mavi ışığı gözlerimden yansırken Cat Stevens - The First Cut Is The Deepesti dinliyordum. http://www.youtube.com/watch?v=aBccr-aLu4I
    Birden aklıma geldi. Dünyada adalet yok. Nereden çıktı ki şimdi bu? Zaman zaman mutluluk hakkında düşünürdüm ama önce daha somut olarak ele almak istiyorum bu konuyu izninizle.

    Hangi zamanda, hangi ülkede, hangi ailede ne şartlar altında dünyaya geleceğimizi, nasıl bir tipimiz olacağını seçemeyiz. Bunlar bizim elimizde olmayan şeylerdir. Kimisi çok zengin bir ailede, eli yüzü düzgün olarak dünyaya gelir. En iyi özel okullarda baba parasıyla okur, dertsiz tasasız rahat bir şekilde hayatını sürdürür.

    Kimisi ise(Şimdi çok klişe bir afrikalı örneği verecektim ama vazgeçtim, daha orjinal olalım.) ailesine yük olmamak için 3 sene boyunca temiz kullanıp, aynı ayakkabıyı giyer yada kardeşleri okusun diye kendisi okumayı bırakır ve işe girer. Arkadaşları yaz tatilinde eğlenirken onu davet ettiklerinde, o içi yana yana maddi sorunları yüzünden bahaneler uydurur ve onlara katılmaz vs. vs. Örnekleri kendiniz çoğaltabilirsiniz. (Yinede söylemeden edemeyeceğim.. Veyahut afrikada çok fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir ve 3 yaşını bile dolduramadan açlıktan ölür.)

    Bu işin maddi yönüydü. Birde doğuştan gelenleri değerlendirelim. Kimse nasıl görüneceğini(Büyük ölçüde) seçemez. Kimimiz 1.80 boya, yakışıklı/güzel simetrik bir yüze, sağlıklı bir vücuda sahip olacakken, kimimiz ise 1.50 boya, çirkin düzgün olmayan bir yüze veya sağlıksız bir vücuda sahip olacak, kalp hastası olarak doğacak.

    Bunlar alışıldık, sizinde aklınıza mutlaka gelmiş olan şeylerdi. Biraz daha fantastik düşünelim şimdi. 1933 yılında, nazi almanyasında faşist bir ailenin çocuğu olduğu olarak dünyaya geldiğinizi düşünün. Sizde bu şekilde faşistçe yetişriliyorsunuz ve kaçınılmaz olarak sizde onlar gibi birisi oluyorsunuz. Bunun neresinde adalet?

    Maddi, fiziksel ve ailesel durumları ele aldım. Şimdi konumuzu daha soyut olarak değerlendirmeye geçebilirim.

    Bir varmış, bir yokmuş. Aynı şehirde 2 çocuk yaşarmış. Bunlardan birisi kızmış, diğeri ise erkek. Aynı ilkokula gidiyorlarmış. Çocuklukları birlikte geçmiş hep. ilkokul bitmiş, sınava girilmiş ve oturdukları semtte ki lise kazanılmış. Liseyide aynı çocukluklarını birlikte geçirdikleri arkadaşlarıyla okumuşlar ve gel zaman, git zaman bu ikisi sevgili olmuşlar. Lise bitirilmiş, üniversite sınavlarına girilmiş. Farklı bir şehirde aynı üniversite kazanılmış. Derslere girilmiş, geçilmiş. Tüm sene görüşülmüş ve kahramanlarımız yaz tatili için memleketlerine dönmüşler. Yine birlikte gezilmiş, güzel yerlere gidilmiş dolaşılmış, eğlenilmiş. Mutlu olunmuş. Mutlular yani, valla bak.

    Bunca insan yalnızken, bunca insan çamurun içerisinde çırpınıyorken. Onlar şanslı olarak doğmuş. Bulmuşlar birbirlerini erkenden. Kimisi 30 yaşına gelmiş hala birlikte mutlu olacağı birisini bulamamışkenn, onlar 5-6 yaşındayken bulmuşlar birbirlerini. Şanslılar diyorum ya, bazı insanlar çok şanslı. işte buda olayın biraz daha soyut tarafıydı.

    Bir varmış, bir yokmuş. Bazı insanların kaderinde mutlu olmak varmış, bazılarında yokmuş.

    Adalet mi? Öyle bir şey yok bu dünyada sayın okuyucu. Hayat adil değil. Her zaman senin daha mutlu olduğun ve senden daha mutlu olan insanlar olacak. Hala neyin adaletini arıyorsun?

    işte böyle düşünceler içerisindeydim dün akşam. Şimdi biraz da işin dini kısmına gireceğim. Ateistlerin yada zibilyon çeşit inanış isimlendirmesinden hangisine mensup oluyorlarsa artık, çoğunluğunun genel olarak tanrının olmayacağına dair savunduğu tez buydu. Adaletsizlik.

    Fakat bize bu dünyada adalet sözü hiç bir zaman verilmemişti ki. Tüm sorunlar bu hayatı tek gerçek olarak düşünmekten kaynaklanıyormuş. Fakat adalet sözü şimdi değil, mahşerde verilmişti. Her şey yaşanıp bittikten sonra. En çokta bu yüzden inanmak istiyorum bir yaratıcının varlığına. Adaletin nihayetinde sağlanacak olduğunu bilmek, içimi rahatlatan bir düşünce.

    Fark ettim ki, bende hayatı çok ciddiye alıyormuşum. Bu yüzden canım sıkılıyormuş. Her şeyin, tüm hayatın aslında bir rüyadan ibaret olduğunu hatırladım tekrar. Ve artık adalet aramayı bıraktım, çünkü bu dünyada adalet diye bir şey yok sayın okuyucu.

    Yinede değiştirebileceğimiz bazı şeyler var. Mesela parasal sistemi kökünden yok edip, bazı insanlar çatlayıncaya kadar yerken, bazılarının ise açlıktan ölmelerini engelleyebiliriz. En azından her insana, insan gibi yaşama şansını verebiliriz. Bu düzeni değiştirmek bizim elimizde. Bu kadarcık olsada adaleti sağlayabiliriz.

    Sonuç olarak hayat böyle işte. Her zaman senin daha mutlu olduğun ve senden daha mutlu olan insanlar olacak.

    (Not: Bu yazıda geçen kişilerin, yazarın hayal gücünün ürünü olma ihtimali oldukça yüksektir. Gözardı etmeyiniz. Saygılar, öptüm.)
    5 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük