kadın kokusunda general slade (al pacino) biraz fazla ve gerzekçe konuşan bir hotel görevlisine döner ve söyle der:
"sus ki seni zeki sansınlar"
susmanın zeki sanılmak gibi bir getirisi olabileceğinin yanında gereğinden fazla uzatıldığında ise karşıki kişinin tahamül sınırlarını aşmaya sebep olmaktadır. zira tıpkı karanlık gibi dayanılmaz olur. elektirik gittiğinde nasıl hızla muma koşuyorsak; iki ya da daha çok kişi arasındaki bir "susma" periyodunda da biri mutlak suretle kelimelere saldırır, o zaman dilimini seslerle boğar. çünkü sessizlik insanı kendisiyle yüzleştirir; kendine inmesine, kendini sorgulamasına, ayarlarıyla oynamasına sebep olur. karanlıkla suskunluk bu noktada sanki eşanlamlılar. geceleyin nefesimizin sesini bile duymamızı sağlayan o geniş sessizlik; bilincimizi, bilincimizle-bilinçaltımızla ringde dövüştürmeye sebep olan en büyük unsur değil mi? yoksa günün gürültüsünde kimsenin hayat planları yaptığını hiç sanmıyorum. tüm kararların hepsi geceleyin o sessizlikte çıkar.
o yüzden susarak tepki vermenin karşı tarafa bir tepki vermesinden ziyade kendisindeki bir takım vidaların gevşetilip, sıkılmasından başka bir izdüşümü yoktur.