bu kadar eleştirenler yazının tamamını hiç zahmet edip de okudular mı acaba merak içerisindeyim. bir yazının içinden bir cümleyi üstelik de öncesinde nokta olmayan bir cümleyi, daha doğru bir ifadeyle bir cümlenin parçasını alıp o cümle sahibine saldırmak adiliktir. bunu başlığı açan arkadaş için demiyorum, bunu bu olayı ilk gündeme getirenler için diyorum.
o yazı baştan sona hayatın ve barışın güzelliği üzerine kurulu bir yazıdır. bu cümle de o yazıyı daha ilgi çekici kılmak için yazılmıştır ve biraz entellektüel birikimi olan, biraz önyargısız olan, cinselliği sözde değil de gerçekten kafada çözmüş olan, biraz düşünebilen herkes bunu rahatlıkla görür.
cümlenin tamamı da şudur; ''Bir kiraz ağacıyla bir kadın memesine, onların değerini bilmeyen her memleketi satmaya hazırım.''
*****
(sanem altan' ın yazısından alıntı)
Tanrı, kumandanlar ve memeler..
Ben bir tanrıya iman edeceksem kiraz ağaçlarını ve kadın memelerini yarattığı için iman ederim...
Kendi yarattığı kadınları örtülere ve evlere hapseden tanrılarla, savaşları çok ciddiye alan memleketlerle pek ilgim yok benim.
Bak çocuğum, şu benim yarattığım memelere, bacaklara, kalçalara bak, şu salıntılı yürüyüşlere bak evladım diyen bir tanrıyla dostum.
Arada bir başımı okşamalı benim tanrım, işini elinden geldiğince iyi yap, sonra da hayatın alabildiğine tadını çıkar demeli, dostça uyarmalı beni, iyi yaşa, öbür tarafta neler olacağı hiç belli değil.
Tapıyorum ben o tanrıya.
Generalleriyle dalga geçen memleketlerde dolaşıyor ve o memleketleri seviyorum.
Bir kiraz ağacıyla bir kadın memesine, onların değerini bilmeyen her memleketi satmaya hazırım.
Sat diyor zaten benim tanrım, Kadın memelerine bakmayan ve generallerini çok ciddiye alan memleketleri sat gitsin, ilgilenme onlarla, ben sana yalnızca bir memleket değil, koca bir dünya verdim, onu sev, ben sana senin zevklerini, kahkahanı paylaşan yeryüzünün her yanına dağılmış kardeşler verdim, onlarla eğlen.
iyi bir tanrı benim tanrım. Çok geniş bir memleket benim memleketim. Kiraz ağaçları ve kadın memeleri bizim iman ettiğimiz mucizeler.
O meşhur cümlenin geçtiği bölüm bu.
Ama yazıda anlatılan hikaye de çok güzel:
Ve Praksiteles, tanrımızın bize verdiği en muhteşem heykeltraş.
Onun yaptığı heykeli, Romalı Plinius, dünyanın en güzel heykeli ilan etmişti. Praksiteles, Atinalı bir heykeltraştı.
Bir gün ressam bir arkadaşıyla Datça yakınlarındaki Knidosta bir akşam vakti, sahilin kuytu bir yerinde içkisini içip sanattan konuşuyordu.
Rahibeler sahile gelip elbiseleriyle denize girdiler, biraz serinlemek için.
Aralarından yalnızca biri çırılçıplak soyundu.
Genç kadının vücudunu gören Praksiteles hemen o anda o vücudun heykelini yapmadan yaşayamayacağını hissetti.
Ertesi gün manastıra gidip başrahibeden genç rahibenin heykelini yapmak için izin istedi. Biz karışmayız dedi başrahibe, Kendisine bir sorun, kabul ederse heykelini yapabilirsiniz.
Heyecanlı heykeltraş, genç rahibeyi çıplak heykeli için poz vermeye ikna etti.
Heykeli yaparken kızın hikâyesini de öğrendi.
Genç kız, bir adamı öldürmüştü.
Mahkeme genç kızı ölüme mahkum etmişti.
Yargıçlar idam kararını okudukları sırada, genç kızın artık yapılacak hiçbir şey kalmadığını gören avukatı birden ortaya fırlamış, genç kızın yanına gidip, üstündeki elbiseleri yırtıp, kızın çıplak bedenini yargıçlara göstermişti:
Bu memeleri yok etmeye razı olacak mısınız?
Genç kızın memelerini gören yargıçlar yeniden toplantıya çekilmişler ve o güzel memelere kıyamadıkları için idam kararını değiştirip kızı bir manastırda yaşamaya mahkum etmişlerdi.
Praksiteles, hayat kurtaran o vücudun heykelini yaptı.
Adını, Knidos Afroditi koydu.
işte kimileri bu yazıyı yazıyor, kimileri hayat kurtaran vücutların heykelini yapıyor, kimileri de ne o yazıyla, ne o heykelle ilgileniyor, sadece o yazıyı yazana, o heykeli yapana düşman oluyor.
Hayat bir seçim.
Neye kızıp, neyi sevdiğin, yaptığın bu tercih, aslında senin kim olduğunu ve nasıl yaşayacağını, hayatla ne tür bir ilişki kuracağını, hayatın neresinde duracağını, duygularının ve algılarının derinliğini, sanatla ve geçmişle ilişkini belirliyor.
Bazen tek bir cümleyi ya da yazıyı pusula yaparak çizdiğin rota, hayatının gideceği yönü gösteriyor.