uyum mekanizmaları da denir. birey kaygı veren bir durumla karşılaştığında benliğini bu şekilde savunmaya çalışır. bilinçsiz yapılırlar ve sık kullanılmaları akıl sağlığı açısından zararlıdır.
belli başlı savunma mekanizmaları:
bastırma (unutma): en temel savunma mekanizmasıdır. egoyu rahatsız eden duygular, dürtüler bilinç altında itilir ve orada tutulur.
örnek: dişçiden korkan bir kişinin o gün ki dişçi randevusunu unutması.
yadsıma (inkar): yaşanılan acı gerçekleri inkar edip yerine kabul edilebilir gerçekler koyma.
örnek: kanser hastası olduğunu öğrenen birinin teşhisi hatalı bulması.
mantığa bürüme (akla uydurma, bahane bulma, rasyonalizasyon): egoyu rahatsız eden durumlardan kurtulmak için akla yatan nedenler bulma, kendini halı çıkarma.
örnek: ps te yenilen gencin kol bozuk demesi.
polyannacılık (tatlı limon): tecrübe edilen kötü durumlardan iyi bir yan bulup çıkarma.
örneğin: trafik kazası geçiren bir gencin -tamam yaralandım ama en azından ölmedim- demesi.
yansıtma (başkalarını suçlama):
a) bireyin küçük düşürücü davranışların nedenini başka birşeye aktarması.
örnek: kpss yi kazanamadım çünkü dershane kötüydü.
b)kendinde var olan kabul edilmeyen dürtü ve isteklerin başkalarında var olduğunu söylemek.
örnek: bir arkadaşım uyuşturucu denemek istiyormuş, ne kötü.
ödünleme (telafi): bir alandaki başarısızlığın başka bir başarıyla giderilmeye çalışılması.
örnek: yakışıklı değilim ama kariyer yaptım.
karşıt tepki geliştirme (güdüleri çarpıtma): bireyin hissettiğinin tersi davranışlarda bulunması.
örnek: hiç sevmediği bir kıza -ay canım saçın ne güzel olmuş- demek.
yüceltme: fizyolojik dürtülerin neden olduğu arzuları doyurmak için sanatsal, sportif veya estetik davranışlara yönelme.
örnek: saldırgan birinin ünlü bir boksör olması.
gerileme (çocuksu davranışlar): bireyin sıkıntılı durumlar karşısında gelişim düzeyinin altında davranışlar sergilemesi.
örnek: beş yaşında çocuğun kardeşi olunca altını ıslatmaya başlaması.
özdeşim kurma (özdeşleşme): bireyin belli bir kişi yada toplulukla özdeşleşmesi.
örnek: polat alemdar gibi giyinmek.
örnek: futbol takımı kazanınca sevinmek.
yer yön değiştirme: saldırganlık dürtüsünün asıl hedef yerine, daha güçsüz bir hedefe yöneltilmesi.
örnek: patronundan azar işiten adamın evde karısını dövmesi.
çarpıtma: bireyin olayları işine geldiği gibi anlayıp değerlendirmesi.
örnek: fakir olduğum için hoca düşük not verdi.
hayal kurma (düşleme, fantezi kurma): bireyin doyuramadığı arzularını hayallerde yaşaması.
örnek: aç tavuk kendini buğday ambarında sanır.
bedenleştirme (organlaştırma): yaşanılan sıkıntıların bedende işlevsel bozukluklara yol açması.
örnek: stresten mide ağrıması.
diğerkamlık (özgecilik): bireyin kendini başkalarına adaması.
örnek: evlatlarım yesin, ben yemesem de olur.
ketlenme: egonun herhangi sarsıcı bir durum karşısında bazı işlevleri durdurması. şoka girmek.
örnek: sevdiği birini kaybettiğini öğrenen bireyin hiçbir şey hissedememesi.
entellektüelleştirme (düşünselleştirme): bireyin yoğun olarak yaşadığı doyurulamayan güdüsünü bilimsel, akademik, sosyolojik boyutlarıyla değerlendirmesi.
örnek: çocuk sahibi olamayan bireyin babalar gününü kapitalist bulması.
dışsallaştırma: bireyin kendinden kaynaklanan başarısızlıkları kendinden başka bir şeye bağlaması.
!yansıtmadan farkı; birey bu dış etkenlerin değiştirilemeyeceğine inanır.
örnek: böye şeyler gelir hep beni bulur.
yapma-bozma: olumsuz düşünceyi değiştirmek için yapılan ritüeller.
örnek: akla kötü şey gelince tahtaya vurmak, dilini ısırmak.