daha önce jako(malesef ama malesef ishal oldu ve yaşadığım yerde veteriner olmamasından dolayı öldü), muhabbet kuşu(ben evde yokken kardeşimin pencereyi açması sonucu kaçtı) ve cennet papağanı (balkon da arı soktu)besleyen ve hepsinde hüsran ve hayal kırıklığı yaşayan biri olarak bu sefer kararlıydım jako ve sultan arasında kalmıştım ama ailem jako nun aşırı derecede bağırmasından, kokusundan ve etrafı biraz kirlettiğini düşündüğünden dolayı istemediler ve bunun sonucunda onlara fazla ısrar etmeyip sultan papağanı almaya karar verdim. internette bir hafta boyunca araştırma yapıp sözlükler de takip ettiğim kadarıyla yabani olanları biraz fazla uğraştırıyor ama bu riski göze alıp tanıdık bir kuş satıcısına gittim onlarca hareketli bağıran çağıran sultan arasından kafesin bir köşesinde duran gözünün bir tanesi tel e takılması sonucu hasarlı olan(görüyor, sadece biraz kapatıyor) ve diğer kuşlar tarafından aşırı derecede hırpalanmasından dolayı kafasın da ki tüyleri dökülmüş kuyruğun da da kan lekesi bulunan(nedenini bilmiyorum) kuşu almaya karar verdim kuşu satan tanıdık her ne kadar sana yaramaz söylese de ona bakarken papağanımın başın da çaresizce beklediğim ve onun gözümün önünde eridiği dakikalar aklıma geldi ve hayata küsmüş bu güzel kuşu iyileştirmeye karar verdim. kuşu alıp eve getirdim babamın yazık bu kuşta seni üzecek baksana hasta yazık yazık... annemin, keşke bu kuşu almasaydın buna da tıpkı diğerleri gibi üzüleceksin yorumları eşliğinde paşamı(bu arada ismi paşa)odama götürdüm. ilk bir hafta çok halsizdi öylece tünekte duruyordu sadece yemini yiyip suyunu içiyordu bunları yapması bile benim için büyük mutluluktu. ilk hafta kendisini hiç bir şekilde rahatsız etmedim ama havuç, haşlanmış patates, muz, kepek ekmeği, yumurtayı, elmayı yem kabına çok az koyuyordum suyuna da kalsiyum ve vitamin içeren bir toz koyuyordum ve hiç bir el temasında bulunmadım 2. hafta elimle büyük marulları yemeye başladı bunu kafesin telleri arasında veriyordum. 3. hafta sanırım benim onun için bir çaba sarf ettiğimi anlamış olacak ki beklediğimin çok üstünde tepkiler vermeye başladı tereddüt etmeden elimden çekirdekleri yemeye başladı, dayanamayıp ilk defa kafesinin kapağını açtım ve kafesinin üzerine çıktı bende artık büyük marullar yerine parmağımla çekirdek havuç veriyordum 3. hafta içerisinde o hayata küsmüş paşa artık elime geliyor omuzum da gezen ama parmakla çok sıkıştırınca tıslayan bir kuştu bugün saat 19.00 itibariyle onun 4. haftası doldu şuan kendisi kafesine sadece su içmek için giren:) acıkınca aşırı derecede bağıran akşamları yatmaya yakın göğüsüm de kafasını ve kanatların kaşıtıp mışıl mışıl uyuyan ve sevimli bir ev sakini oldu. onun eskiye dair kalan tek şeyi kuyruğun da ki kan lekesi kafasın da yavaş yavaş çıkan tüyleri ve gözü o artık çok mutlu bu kadar aşamadan sonra gözü kalıcı olacak diye korkuyordum ama onun da iyileşeceğine eminim. sözlükler de girilen entry leri görünce bunu yazmak istedim, alan kişilerin yanlış yaklaşmalarından dolayı sultan papağanlarıyla araların da ki buzlar erimiyor ama onların vahşi bir hayvan olduklarını unutmayın bu iş çok sabır gerektirir. lütfen onları yanlış hareketler yapıp size olan güvenini sarsmayın. en kısa zaman da buraya fotoğraflarını ekliyeceğim.