soğuk Erzurum gecelerinde gözlerini duydum Efendim, o simsiyah gözlerini
gözlerinin beyazına kırmızılık hâkimmiş Hz. Nuhun gözleri gibi
ağlar gibiymiş gözlerin
senin bu hüznün müdür bizi deli divane eden?
hüznün müdür kalbimizde seni bir tane eden?
onun için mi biz ne zaman hayal etsek gözlerini ağlar gibiyiz?
ümmü Mabedi duydum hicrette çadırını ziyaret ettiğin seni anlatıyordu
aydın yüzlü ve güzel yaradılışlıydı. Zayıf ve ince de değildi.
gözlerinin siyahı ve beyazı birbirinden iyice ayrılmıştı.
saçıyla kirpik ve sakalları gümrahtı. Sesi kalındı.
sustuğu zaman vakarlı, konuştuğu zaman da heybetliydi.
çok tatlı konuşuyordu. Orta boyluydu.
bakan kimse ne kısa ne de uzun olduğunu hissederdi.
üç kişinin arasında en güzel görüneni ve nur yüzlü olanıydı.
arkadaşları ortalarına almış durumda hep onu dinlerler,
buyurduğu zaman da buyruğunu hemen yerine getirirlerdi.
konuşması tok ve kararlıydı.
yürüyüşünü duydum Efendim Ebu Atabeden
yürürken kuvvetli adımlarla yürürdü.
ayaklarını yerden biraz kaldırıp önlerine hafif eğilerek yürürlerdi.
ayaklarını ses çıkarıp toz kaldıracak şekilde sert vurmazlar,
adımlarını uzun ve seri atmakla birlikte sükûnet ve vakar üzre yürürlerdi.
yürürken sanki meyilli ve engebeli bir yerden iniyor gibi görürnürlerdi.
bir tarafa dönüp baktıklarında bütün vücutlarıyla birlikte dönerlerdi.
rastgele sağa sola bakmazlardı. Yere bakışları göğe bakışlarından daha çoktu.
çoğunlukla göz ucuyla bakarlardı.
ashabı ile birlikte yürürken onları öne geçirir kendileri arkada yürürlerdi.
yolda karşılaştığı kimselere onlardan önce hemen selam verirdi.
ebu Hureyreyi duydum seni anlatıyordu.
ben Resulullah Efendimizden daha güzel birisini göremedim. diyordu.
sanki güneş Onun mübarek yüzünde devrediyor gibiydi.
peygamber Efendimizden daha hızlı yürüyen birisini de görmedim.
yürürken adete yeryüzü ayakları altında dürülürdü.
bizler arkalarından giderken geri kalmamak için büyük çaba sarf ederdik.
kayle bin Mahremeyi duydum oturuşunu anlatıyordu.
rasulullahı sonsuz bir alçakgönüllülük ve tevazu içinde otururken görünce
heybetinden vücudum titremeye başladı.
cabir bin Semure de diyor ki:
ben Peygamber Efendimizi sol tarafına konmuş bir yastığa dayanmış vaziyette gördüm.
konuşmanı duydum Aişe annemizden.
O, sizin konuştuğunuz gibi, lafları çabuk çabuk ve peş peşe sıralamazdı.diyor.
sözleri az ve özdü. Hâlbuki sizler cümleleri birbirine ekleyip duruyorsunuz.
Allah Resulü çok veciz konuşurdu. Böyle konuşmasını kendisine
Allah katından Cebrail getirmişti. Kısa cümleler içinde bütün maksadını yansıtırdı.
veciz sözlü cümleler söylerdi. Sözlerinde ne fazlalık ne de eksiklik bulunurdu.
kelimeleri bir ahenk içinde birbirini izlerdi. Sesi gürdü ve tatlıydı.
gerektiğinde konuşurdu. Kötü laflar etmezdi.
hiddetli ve hiddetsiz anlarında hep Hakkı söylerdi.
sahabelerinin yüzlerine karşı son derece güler ve gülümserdi.
elest Meclisini hatırlamıyorum
ama soğuk Erzurum gecelerinde seni duyduğumu hatırlıyorum.