politik bir takım artistlikler neticesinde istanbul'un en önemli iki noktasına dikileceği söylenen, ve sadece şehrin peyzajını değil, türkiye'nin kendisine biçtiği rolü de tamamen değiştirmeye yönelik bu binaları aslında hiç dikmeyecek olan iddia sahiplerinin içine düşecekleri konumdur.
önce yeni boğaz dendi, türkiye'den kıbrıs'a su projesi dendi, şimdi de bunlar... ama bunları yaparlar, yapamazlar bu ayrı konu. ben ihtimal vermiyorum, ama mesela istanbul'a ikinci bir boğazın açılmasının gerçekten de fantastik olacağını kabul ederim, keşke olsa, ne güzel. biz konuyu dağıtmayalım ve istanbul'daki cami meselelerine dönelim: bu projeler açıkca "ben bu cumhuriyeti işgal ettim" tarzında teşebbüslerdir. normalde bu boyutta ve ciddilikte tasarıların aynı özende tahlili gerekir;
haklarında en azından istanbul'da kamuoyu yoklaması yapılması, uzmanların raporlar hazırlaması, getirisi götürüsü amacı vesaire etraflıca ve yıllarca tartışılması gereken projelerdir.
ama iktidarın kendi kafasına bu kadar rahat biçimde "karar verdim oldu" diye yaklaşması toplumu yol ayrımına iter, ciddi ve ağır tahriktir. kimse yanlış anlamasın, dünya kadar cami açılıyor, gerekli gereksiz, ama kimsenin büyük bir hadise yarattığı yok. oysa taksim meydanı ve çamlıca tepeleri, tekrar söylüyorum, meydan okumadır. taksim'e yapılacak olan büyük bir dini yapı atatürk anıtını, atatürk kültür merkezini, beyoğlu'nu, bir cumhuriyet tarihini ezmek amaçlıdır, bunu herkes böyle anlar, kimse kimseyi kandıramaz. zaten o kadar betonla şişirilmiş bir bölgenin en son ihtiyacı olan şey avuç içi kadar kalmış yeşil bir alanın gasp edilmesidir. çamlıca tepesi projesi ise başka bir hadise: kimsenin o tepeyi tırmanıp namaz kılmayacağını ve esas amacın da "ele geçirdim anıtı" dikmek olduğunu herkes biliyor.
sadece bunlar da değil; dini bir vicdan meselesi olmaktan çıkarıp politik bir gösteri aracı haline getirip kendinizi mimari olarak dayatırsanız, kendinize gerçekten de çok güveniyor olmanız gerekiyor, bir çok ciddi baş ağrısını göğüslemeyi göze alıyorsunuz demektir. tıpkı dünyanın olduğu gibi bu memleketin de insanını geliştirmek, toplumunu zenginleştirmek gibi yükümlülük ve zorunlulukları vardır. cami dikmek, üstelik bu çapta ve bu konumlarda camiler dikmek bu insani görevleri yerine getirmek demek değildir. dışı cami mimarisi gibi duran ancak içinde bilim üretilen yapılar dikin, hem zevahiri kurtarmış olursunuz, hem de insanlara bir faydanız olur. ancak ciddi ciddi "kudurun köpekler" diye yola çıkıp o camileri dikerseniz gerçekten aşmış delikanlılarmışsınız derim ve hep beraber cesaretinizin sonuçlarını seyredersiniz.
ben bu kadar aptal olabileceğinize ihtimal vermiyorum. bence kuru sıkıyorsunuz ve mesaj kaygılı işler yapıyorsunuz. yani o camileri dikmeyeceksiniz, yani yalancısınız. ve hodri meydan diyorum, yalancı değilseniz dikin o camileri de görelim...
yillar sonra gelen edit: yaptilar valla, her ikisini de diktiler. koprunun altindan cok sular akti elbette, cok sey degisti, rejim dahil. yalanci degillermis; dediklerini yaptilar. aptalligi ise paylasiyoruz; biraz bunlara izin verenler, biraz da bu camilerle aradiklari huzuru bulacaklarini zannedenler.