- türkiye' de yaşayan her bir insanın, herhangi bir konu hakkında, okumadığı, bilmediği ve tecrübe etmediği halde, hiç durmadan en az 2 saat nutuk çekebilme kapasitesini bünyesinde barındırması.*
- insanların ses yükselterek birbirini domine etme çabası. bağırıp çağırmanın, kavga çıkarmanın sorunlara çözüm olduğu zannedilmesi.*
- dedikodu. insanların kendi yaptıklarına değil, başkalarının yaptıklarına olan aşırı ilgileri. bu bilgiyi değerli sanıp paylaşmaları. bu bilgiyi öğrenip yayacak kadar çok boş zamanları olması. bu bilgiyi öğrenmek isteyecek kadar boş insanlar olmaları.
- bu dedikodulara devamlı adapte olan çevre. dedikodunun ne olursa olsun gerçekleşeceği düşüncesinden yola çıkarak, kötü duruma düşülse bile iyi imaj verme çabası.
- tek tip medya takibi yapan insanların her okuduklarını doğru sanıp, bu okudukları üzerinden atıp tutmaları. başkalarının fikirlerinin asla ve asla doğru olamayacağı, öğretilenin daima doğru olduğu sanrısı.
- karşı fikire saygı diye bir şeyin bu topraklar içinde var olmaması.
- insanların oturup sabırlı bir şekilde düzeyli sohbet edememeleri. tahammül seviyelerinin sıfır olması. haklı olduğunuzu anladıkları andan itibaren sürekli lafınızı bölmeleri.
- insanlara sorumluluk duygusunun öğretilmemesi. insanların, bir işi görevleri olduğu halde yapmamaları, yapsalar da yarım yamalak yapmaları ve yarım yamalak yaptıklarını kabul etmeyip başkalarını suçlamaları. bir işi tam yaparsalar da sonsuz saygıya değer olduklarını düşünmeleri, bunu günde 3 kereden fazla hatırlatmaları.
- en az eforla en yüksek başarıyı elde etme ideolojisiyle yetiştirilen gençlik ve bu tür insanların sayılarının sürekli artması. gittikçe kötüye gitmesi.*
- kaderci ve ümitsizlik dolu bir gelecek perspektifi.
- dayatılan her şeyi kabul etmeleri, buna bukalemundan çabuk adapte olmaları.
- sahip olamadıkları ve asla da olamayacakları kritik düşünce.