şıçtığı tuvalette, götünü sildiği kağıdı bile yurt dışından alan insanlar,
30.000 tl si olsa ölmeyecek insanlar algısı yaratanların rahatça ve eleştirilmeden kıyak emeklilik ve dokunulmazlık zırhı ile yaşayacağı saltanat düzeni kurduğu topraklar mı vatan olmakta?
montaj sanayi(teknoloji transferi-sanayi yatırımı değil) ve ucuz iş gücü nedeni ile sözleşmeli-geçici-taşeron sistemi ile köle gibi açlık sınırında yaşayan-çalışan insanların ülkesi mi vatan olmakta?
yurt dışı satış da her yüz liranın 80 lirasını yine yurt dışı şirketlere hammadde parası olarak ödeyen ve kendi sanayicisi-üreticisini yok eden topraklar mı vatan olmakta?
ayda 1 milyar dolar faiz ödeyen ve hamiline borçlanarak tahvili alan-faizi kime ödediğini bilmeyen ve bunun tutarını emekleri ile ödeyen insanların ülkesi mi vatan olmakta?
sahillerde, tatil köylerinde yabancılardan 8 kat daha fazla faturaya tabi tutulan insanların ülkesi mi?
buzdolabı-tv den başlayarak, sabun dan çıkan luks tüketim vergisi ödeyen,
hatta; arabasına daha fazla hava yastığı-fren sistemi-çelik bar-klima gibi sağlık-yaşam donanımları bile ekstra sayılarak daha fazla para istenen insanlar, fakat aynı donanımlar yurt dışına standart olan ülke mi vatan olmakta.
insan faktörünü dışladığınız an, yeryüzünde hiç biryer kutsallık arz etmez.
aslolan; insandır.
toprağa değer veren insandır.
insan değersiz ise; toprak da değersizdir.
insanları,
vatan,
millet,
demokrasi,
özgürlük,
hak,
allah vb diye düdüklemeyin.
bu vatana hizmet eden de gariban, ihanet eden de(bu topraklar için ölen) gariban.
onların kanları ve canlarına bari saygı duyun da, susun-düşünün.
üzerindeki yaşayanlara değer vermeyen, ayaklarının altındaki toprağa mı değer verecek?
eğer savunduğunuz argümanlar değerli ise; insanlara değer verin ki, argümanlarınız da değer kazansın.