--spoiler--
bir yaz gecesiydi...
her tarafta araba farları,parlak parlak!
senle geçiyorduk bir kebapçının önünden
saat 00:00!
bir tinerci geçiyordu önümüzden,yolumuzu kesercesine
veriyordum parasını gidiyordu,haince bakarak...
hiç böyle olmamıştı sanki buralar
hiç böyle kokmamıştı bu sokaklar...
ne kadar solgundu yüzler,ne kadar çaresiz
bir sonbahar yaprağı gibiydi dökülüyordu
caddeler boyu insanlar akın akın...
sen ise hiç aldırmıyordun,elimi tutuyordun
sarmıştı beni senin sıcaklığın buram buram
ne kadar pürüzsüzdü tenin ne kadar yumuşak
bir yakamoz ışıltısı gibi gözlerin bana bakarken
ne kadar temiz,ne kadar canlıydın sen
bütün bu insanların bezmiş hallerine rağmen
ne kadar dimdik ve ne kadar alımlı duruşun
dokunuşun...
bir meltem rüzgarı gibi ılık ılık,tane tane
hevesliydik ikimiz de,gençtik!
heyecanlıydık,özlem duyuyorduk geleceğimize
güzel yarınlara,yarınlardaki çocuklarımıza
o gece...
bir kalp krizi gibi saplandı yüreğime hançer
ölüm buz gibi kesmişti ortalığı...
bir canlı bomba kendini patlatıyordu ötemizde
ölüm...ölüm...buz gibi! ..
o gece ne olduysa oldu,sen gittin
geri dönüşü olmayan bir gemiyle çektin ve gittin
o gece...ölüm...bezmiş hayatlar...sen yoksun... *
--spoiler--