ergen zamanlarım...
böyle daldan dala zıplıyorum. babamın işi dolayısıyla da güney kentlerinden birinde oturuyoruz. turist, deniz, bar, kumsal...
bir ayda değiştirdiğim iş sayısı üçü dördü buluyor. o otelin barından çık, şurdaki diskoda çalış, oradan çık su sporlarında çalış, acaip keyifli...
neyse, gel zaman git zaman babamın tayini çıkıyor. sahil ilçesinden, şereflikoçhisar' a! el mahkum, toplanıp gidicez. gel zaman git zaman, koçhisar da ne iş bulabiliyorum, ne de eğlenebiliyorum. can sıkıntısından kendimi kesicem o olacak amk!
babama açıldım, ben geri dönüyorum. çalışıcam kendi paramı kazanıcam. sen bana bir yol parası ver yeter. ikiletmedi babam, çıkardı verdi yol parasını. hatta yanında da iş bulana kadar idare edeceğim harçlığımda var. şaşırdım...
sonra tabi karakoyunun oyunu çıktı ortaya. şu kağıda bir imza at, memurluk falan ayarlarsak torpil falan yapabilirsek( o yıllarda torpil nasıl dönüyor anlatamam) memur yaparız seni dedi. tamam dedim, antalya' ya gitmenin sevinciyle bastım imzayı.
antalya' da jetski senin, katamaran benim, parasaling olga' nın, muz sabrina' nın takılıyorum amk! en güzel günlerimi yaşarken, 3 yıl tecilim bulunan askerliğim çıktı geldi. hayatın bütün güzelliklerini, 18 ay askerlik yapmak üzere oracıkta bırakıverdim. babamın, bana boş kağıda attırdığı imza ile.