Avrupa'nın hiç bir ülkesinde ya da Amerika'da devletin ideolojisini dolayısıyla anayasasını tehdit eden ne bir din şeriaatı tehlikesi ne de ayrılıkçı bir hareket mevcuttur . Bu tavsiyeyi veren ülkelerin orduları da özel şirket mantığıyla kurulmuş para ile kiralanan askerlerden ibarettir . Teröre finansal kaynak sağlayan , emperyalist politikalar
yoluyla bir tüketim diktatörlüğü yaratan ulusların demokrasiden ve de özgürlükten bahsetmeye hele ki bu hususta başka bir ülkeye ders , tavsiye vermeye hakkı yoktur . Askeri siyasete bulaştıran , 12 mart 1971 , 12 eylül 1980 darbelerine ülkemize dikte ettikleri soğuk savaş politikaları ile sebep olan ve komünizm ile savaş adı altında yurttaşlarımızı sağ-sol siyaseti ekseninde kutuplaştırıp , faşist milliyetçiliği ve dinciliği pompalayan , demokratik laik sol görüşlü insanları ve aydınları , işçileri sindirip varlıklarına ambargo koyan zihniyetin dalga geçer gibi tavsiye veriyor .
Avrupa'da demokrasi anlayışı işçi sınıfının ve burjuva ahlakının gelişimi üzerine kurulu olmasından dolayıdır ki ordu'nun demokrasiye ayak bağı olduğu düşünülmektedir , bu akıl yürütmeyi pompalaladıkları darbeler ile acı bir şekilde bizlere yaşatmışlardır .
Oysa Türkiye cumhuriyeti ulusal bağımsızlığını ve demokratik , laik , sosyal devlet yapısını ne bir işçi sınıfı ne de burjuva ahlakı üzerine kurmuştur . Bugün hala ordudan darbeci diye korkuluyorsa ve de demokrasi önünde bir engel olarak görülüyorsa bunun en temel sebebi neo-liberal ekonomi politikalarıyla dünyayı parselleyen siyasi güçlerin ülkemizi hala ekonomik ve siyasal anlamda baltalıyor olmasındandır . Ordu'nun bir imaja ihtiyacı yoktur ; zira misyonu ve de toplumsal dinamikleri açık bir şekilde ortadadır . Bunun ötesine geçerek orduyu cuntacı gibi gösterenler ise ya cahildir ya da art niyetlidir.