Önümde rengarenk şekerler duruyor. Bunlardan bir tanesini sana göndermeliyim. Ama aç bir gardiyanın dikkatini çekmemesi mümkün gözükmüyor. Sana çilek gönderebilir miyim? Bu nasıl olur? Şekerler eline geçerse onları saklama. Sadece pratik jelatinleri kitabının arasına koy. Böylece beni daha çok düşünürsün.
-
iri, güçlü, kimyasal yalanlar dökülüyor yürüdüğüm sokaklara. Amacı ne sevindirmek ne de üzmek olan yalanlar. Kimsenin sırtını ağrıtmayan, kimsenin mumlarını yatsıya kadar yakmayan yalanlar.
Biraz önce bir falcıdan çıktım. Sol avucum da yalan, sağ avucumda seni gördü. Elimi uzatır uzatmaz, birkaç iyi dilek yuvarlandı yere. Hani şu "kendine iyi bak", "lütfen mutlu ol" sözcükleri. Falcı üzgün bir sesle "bu aşk seni yalancı yapmış" dedi. Şimdi gel de boz bozabilirsen bu büyüyü.
Nasıl anlatılır bilmiyorum, belki de hiç konuşmamak lazım. Kalem kutularımı asfalta döküp, sinek vızıltısı çıkaran panolara doğru yürüdüm.
Amacım unuttuğum bir gerçek varsa onu hatırlatmaktı. Işık dolu kafese yaklaştım.
"Ben özgürüm, ben yalancıyım, ben pisim."