esasen arkasına sığınılmış bir mazerettir. Allah katında bahane teşkil etmez.
lakin konuyla ilgili şu hadis-i şerifi de biz inananların hatırlaması ve tebliğimizi bu hadis'in emrettiği usül çerçevesinde yapmamız gerekir;
"Kolaylaştırın, zorlaştırmayın ve müjdeleyin." buyrulmuştur. [Buhari, ilm 12, Edeb 80; Müslim, Cihad 6, 7, (1732-1733)
1. Allah'ın fazlından, sevabının büyüklüğünden, ihsanının bolluğundan, rahmetinin genişliğinden bahsederek hep müjdeleyici olmalı, tebşir edici şeyleri hiç zikretmeden sadece korkutucu ve tehdid edici şeylerden bahsederek ürkütmemeli, nefret ettirmemeli.
2. Müslüman, yeni Müslüman olanların gönlünü kazanmaya gayret edip, onlara karşı sertlikten kaçınmalıdır.
3. Keza çocuklardan büluğa erme çağına yaklaşanlara, buluğa yeni erenlere, herhangi bir günahtan tövbe edip rücu edenlere mülayim ve mültefit olmalı, bunları ibadet ve mükellefiyetlere tedricî olarak yavaş yavaş, azar azar alıştırmalıdır. Nitekim teklife giren bütün islâmî emirler tedricen gelmiştir. Buna dahil edilmek istenen gence veya girmek arzu eden yabancıya kolaylık gösterilirse, bu ona hafif gelir ve kendiliğinden yavaş yavaş artırır. Ama aksine işin başında zorluk çıkarılır veya yapabileceği hususunda tereddüde düşürülürse, bu vaziyette girse bile, korkulur ki; şevkle devam edemez, amellerinden zevk alamaz ve tamamen bırakır.
4. Valilere, memurlara; halka merhametle davranmaları emredilmelidir.
5. Bir işte, idarede, hizmette ve sair müşterek vazife almış olanlar iyi geçinmeli, ihtilaftan kaçınmalıdırlar. Çünkü mühim veya gayr-i mühim bütün işler, ittifak olursa başarılır ve netice alınır. ihtilafın girdiği yerde maksad elden kaçar.
6. imam (devlet reisi), tayin ettiği memurları -Hz. Muaz ve Ebu Musa (radıyallahu anhüma) gibi- fevkalade fazıl ve salih kişiler bile olsalar, hayır tavsiyede bulunmalıdır. Zira "Öğüt, mü'minlere fayda verir." (Zariyat, 51/55).
Bu hadis, Rasulullah (aleyhissalatü vesselam)'ın cevamiulkelimidir. "Sevindirin" emriyle, Allah'ın fazlını, sevabının büyüklüğünü, ihsânının bolluğunu, rahmetinin genişliğini, af ve mağfiretinin şümulünü hatırlatmak emredilmiştir.
tebşir (müjdeleme), sevindiren bir haber getirilmesidir. Öyle ise "sevindirin" emriyle, Allah'ın ibadetleri kabul edeceğini, ibadetlere mukabil sevab vereceğini, günahlardan tövbe etmeye yardım edeceğini bildirmek; affını, mağfiretini çokça zikrederek insanları sevindirmek, müjdelemek emredilmiştir. Keza "nefret ettirmeyin" emriyle de:
"insanları inzar ederken, mübalağa ederek onları korkutmayın, öyle ki, onlar günahlarının affedilemeyeceği düşüncesiyle Allah'ın rahmetinden ümidlerini kesmesinler." demektedir.
"Zorlaştırmayın" emri, kendilerine terettüp edenden fazlasını veya daha iyisini almak veya kusurlarını araştırmak suretiyle insanlara çıkarılacak zorluklardan yasaklanmış olmaktadır.