Vakti zamanın birinde, sizler gibi, bu soruları soran bir delikanlının hikâyesi bu....
Yalnız başına, yokluk içinde yaşayan bir delikanlı varmış. Zenginliğin ve mutluluğun sırrını merak eder, hep düşünürmüş. Yine bir gün böyle düşünürken, birden küçüklüğünde, anneannesinin ona söylediği bir şeyi hatırlayıvermiş.
Anneannesi dermiş ki:"Oğlum bizim falanca yerde bir köyümüz var, köyde bir evimiz var, evimizin bir bahçesi var, bahçede bir ağaç var, ağacın altını kazarsan bir şişe bulacaksın, şişenin içinde de her şeyi bilen bir cin var, ona ne istiyorsan sorarsın, o da cevaplar."
Delikanlı bunu hatırlayınca birden irkilir. Hemen evden fırlar ve yola koyulur. Uzunca bir süre gittikten sonra, yüksek bir dağın tepesinde açlıktan ölmek üzere olan bir kurtla karşılaşır. Kurt titreyerek sorar: "Nereye gidiyorsun?" delikanlı hikâyesini anlatır. Kurt der ki: "lütfen benim durumumu da sor, açlıktan ölmemek için ne yapmalıymışım?"
"Tamam" der delikanlı ve yola devam eder, epey gittikten sonra çok susar ve bir evin kapısını çalar. Kapıyı genç ve güzel bir kız açar, delikanlıya suyunu getirdikten sonra nereye gittiğini sorar. Delikanlı ona da hikâyesini anlatır. Köyü, evi, ağacı, şişeyi ve cini. Genç kız der ki "Annem, babam öldükten sonra yalnız kaldım, param, topraklarım, her şeyim var ama mutsuzum. Lütfen cine benim durumu da sorar mısın?"
"Tamam" der delikanlı ve yola devam eder, epey gittikten sonra bu defa bir vadiye gelir ve dinlenmek için bir ağacın altına oturur. Ağaç sorar "Nereye gidiyorsun?" Delikanlı ona da hikâyesini anlatır. Köyü, evi, ağacı, şişeyi ve cini. Ağaç der ki: "Lütfen benim durumumu da sor, şu vadideki bütün ağaçların yaprakları yemyeşil, hepsinin meyveleri var, benim dallarım ve yapraklarım çok cılız, hiç meyvem yok. Ben de gölgemde çocuklar oynasın, insanlar meyvelerimi yesin istiyorum, benim ne yapmam gerekiyor?"
"Tamam" der delikanlı ve yola devam eder, epey gittikten sonra nihayet köyünü bulur, evi bulur, bahçeye çıkar ağacı bulur, ağacın altını kazar şişeyi bulur, şişeyi açar cini bulur ve hikâyesini anlatır, sorusunu sorar. Bu arada kurdun, genç kızın ve ağacın durumlarını da sorar.
Cin delikanlıya der ki: "şimdi doğruca aynı yoldan evine git, zenginliğin ve mutluluğun sırrını bulacaksın."
Ve delikanlı şişeyi yine toprağa gömer, hemen yola koyulur. Önce ağacın altına gelir. Ağaç sorar"Buldun mu, buldun mu, sordun mu sordun mu?"
Delikanlı "evet" der "Senin köklerinin altında büyük bir hazine sandığı varmış, köklerin yer altı sularına erişemediği için dalların ve yaprakların zayıf kalıyormuş. Hemen birini bulup kazdırmalı ve sandığı oradan çıkarttırmalıymışsın." Ağaç atılır "hemen kaz o zaman!"
"Yoo olmaz!" der delikanlı, "Benim hemen eve gitmem gerekiyor, zenginliğin ve mutluluğun sırrı evde"
Delikanlı yola koyulur. Bu defa genç kızın evine gelir. Kız koşarak kapıyı açar, sorar "Buldun mu, buldun mu, sordun mu sordun mu?"
Delikanlı "evet" der. "Senin kafana göre bir delikanlı bulup evlenmen gerekiyormuş, çok mutlu olacakmışsın." Genç kız atılır "Haydi gel evlenelim o zaman".
"Yoo olmaz!" der delikanlı, "Benim hemen eve gitmem gerekiyor, zenginliğin ve mutluluğun sırrı evde"
Yine yola koyulur. Bu defa kurdun yanına gelir. Kurt sorar: "Buldun mu, buldun mu, sordun mu sordun mu?"
Delikanlı:"Evet" der. "Cevabı pek anlamadım ama senin hemen bir aptal bulup yemen gerekiyormuş"
Kurt atılır "Merak Etme sen, ben anladım"
mutluluk hayata bakış şeklimizde, düşünce yapımızda sanırım bu hikayeye göre.
kurda kuşa yem olmadan mutluluğu bulmanız dileğiyle...