--spoiler--
13-14 yaşındaki kızlar için bir bale okulunda geçer film.
Okulun müdiresi, aslında bir cadıdır. Tüm okul da,
bu cadının "operasyonları" için bir kamuflajdan ibarettir.
Filmin kahramanı olan genç kız (tam yetişkinliğe geçişin eşiğinde bir bakire)
birbiri ardında işlenen korkunç cinayetlerden "dışarı doğru"
kaçamayacağını anlayınca, kötülüğün merkezine gitmeye karar verir.
Psikanalitik metaforlarla arası pek iyi olan, muhtemelen bunları
bilinçli kullanan Argento, bu ilerleyişi bir spiral şeklinde kurar.
Genç kız spiral bir koridordan merkeze, cadının inine (rahme) doğru ilerler.
Oraya vardığında bulduğu, son derece yaşlı, kötü bir kadındır;
bir kocakarı, evrensel kötü anne, kendi geleceği, "öteki"si, gölgesi.
Onu öldürdüğünde "Karanlığın Kalbi" tüm gövdesini de yanına alarak yok olur.
Genç kız yanmakta olan okuldan çıkar ve yağmurda uzaklaşır.
Yüzündeki ifade bir yetişkin ifadesidir. Ergenlik ayinini geçmiş,
bir yetişkin olmuştur artık; öldürdüğü cadı (anne, gölge) gibi bir
kocakarı olma yolunda en önemli adımı atmıştır, üstelik her genç kız gibi
bu adımı kanla mühürlemiştir. Suspiria örneği,
bizi ortaçağ romansından modernist romana kadar hep
erkeğe ait bir uğraş gibi görünen "quest"in dişil yanıyla tanıştırır;
bunu yaparken de onun örtük anlamlarından birini ele verir:
Filmdeki genç kızın "quest"i kadın olmak, yetişkinliğe, doğurganlığa
adım atmaktır aslında. Bunu başarmak için ise,
kendindeki cadıyı (doğurgan olmayan kocakarıyı) öldürmek zorundadır.*
--spoiler--