Her 'arayış macerası'(quest),
''Karanlığın Kalbine'' yapılan bir yolculukta düğümlenir.
Joseph Conrad'ın aynı adlı kısa romanı (Karanlığın Yüreği)
fantazi olmamasına karşın, "arayış macerası" metaforunun
en iyi örneklerinden biridir. Çoğu edebiyat eleştirmeni
Karanlığın Yüreği'ni bir sömürgecilik/emperyalizm eleştirisi olarak okumuştur;
kuşkusuz anlamlı bir okumadır da bu.
Ancak alternatif (psikanalitik) bir okuma bize başka şeyler de söyleyecektir:
''Karanlığın kalbine'' yapılan yolculuk, bilinçdışına doğru yapılan
bir yolculuktur; orada bulunan ise "öteki"dir, gölgesiyle yüzleşmiş ve
bunu kaldıramamış olan, o yüzden de "Dehşet! Dehşet!"
diye mırıldanmaktan başka bir şey yapamayan bilinçli,
akılcı Batılı/Beyaz zihnidir.*