amerika onu "terörist devlet" olarak tanımlıyor. sınırları israil ve lübnan'la çevrelenmiş. kuzeyinde türkiye var. bir zamanlar bizimle aynı bayrağı paylaşmıştı. üst üste gelen tehtit ve baskılar sonucu, kuşatmaya karşı müttefikler buluyor. suriye, tarihinde hiç olmadığı kadar, bölgenin güçlü ülkeleri ile yakın ilişkiler kuruyor. türkiye'yle bağlarını sıklaştırıyor. ürdün'le arasındaki toprak sorununu hallediyor. rusya'yla yakınlaşıyor. iran'la ortak cephede buluşuyor.
amerika ve israil tarafından yoğun tehtit görüyor. teröre destek vermekle, lübnan'a karışmakla, kitle imha silahları edinmekle suçlanıyor. balistik füze programları olduğundan da kuşkulanılıyor(!).
amerika, suriye'yi ambargo altında tutuyor. amerika, "suriye'de rejim değişmeli"(!) diyor.
peki suriye ne diyor?
abd başkanı george bush, eylül 2007'de lübnan'ın başkenti beyrut'ta hıristiyan milletvekili antoine ghanem'in ölümüne yol açan bombalı saldırının arkasında suriye ile iran'ın olduğunu söyledi. bundan evvel gerçekleşen 7 suikast sonrasında da aynı şöylemişti bush.
suriye "şer eksini"ndeydi. terörü destekliyordu. kimyasal silah deneyleri yaptığından şüpheleniliyordu. abd savunma bakanı donald rumsfeld öyle diyordu.
bu işler böyle oluyordu! bir anda hedefe oturtulan ülke hakkında, önce amerika sonra diğer batı ülkelerinin önemli isimleri suçlamalara başlıyordu.
başkan bush, savunma bakanı rumsfeld, ardından beyaz saray sözcüsü ari fleischer, art arda suriye'nin "terörist devlet" listende olduğu hatırlatmışlardı.
önce kimyasal silah suçlaması ortaya atılmıştı. bu iddia, ırak'ta fos çıkınca, suriye için de aynı iddianın ortaya atılması uluslararası kamuoyunda ciddiye alınmamasına neden oldu. bu kez başka bir bahane ağızlarda dolaştı.
yorumsuz dedim ama küçük bir yorum eklemeden geçemeyeceğim; görüldüğü üzere şablon hep aynı. şimdi iyi düşünün suriye'ye girersek bundan kim fayda sağlar?