bazı rahatsız olunan ilişkilerin bitmesi, insana huzur veren yeni bir ilişkinin başlamasından sonraya sarkar. bundan, rahatsız edilen memnun değildir. ancak son bir kez olsun üzerinde durmak ve "bitti" demek gerekir.
insan, kendisine rahatsızlık veren şeylerden en hızlı ve sessiz bir şekilde kurtulmaya çalışır. bu esnada huzura kavuşmasını sağlayacak olan ilişkisine, biriciğine bunların tesir etmemesi için yalan söyler. söylemek istemediği şeyleri es geçer, yok sayar, zıplar. oysa gerçek bilinmediği ve seslendirilmediği sürece can yakacaktır. yakar da.
bir de kişi kendine "aman mutsuz olmasın", "sevmiyorum ama yine de şimdi ağlamasın", "bari bir süre bitmemiş gibi davranayım yüzüne karşı" derse hata üzerine hata yapmış demektir. kendise huzur verene olana aşkını ilan ederken, vaktinin bir kısmını da sevmediğine karşı rol yapmakla geçirmek zorunda kalır. yalan, yalana sebep olur. başta sadece "güzelimin haberi olmasa daha iyi" diye yola çıkılmışken, vakit gelir "aman bunu duyarsa benden kopar" korkusuna varılır. huzur, huzursuzluğa dönüşür; sessiz pişmanlık da yanaklardan süzülen göz yaşları halini alır.
kişi, kendisine huzur veren, deli gibi sevdiği bebeğine, kendisine dair saklamak istediği, kendisinde kötü gördüğü şeylerden uzak ve habersiz olmasını istediği canına artık zarar vermeye başlamıştır.
ömrü feda etmek isterken, ne kadar acizdir ki artık, günlerini kurtarmaya çalışmakla vakit kaybeder.
oysa gerçekte kalbiyle aklıyla ve fikriyle onunla devam etmek ve kendi yokluğunda boğulmamak için çırpınır. aşkına devam etmek için debelenir durur.
kuru bir hüzün ve kendinden nefret etmeye dönüşene kadar, aşkın ağacı, sahibinin dudaklarına muhtaçtır. o, güzelim tatlı dudaklarını çektiği vakitse, tufan.