akdeniz'in nadide bir ülkesi olan, tarihteki en ünlü kişileri yetiştirmeyi başarmış, monarşiden cumhuriyete çok güzel bir biçimde geçmeyi başarmış bir ülke olan italya'nın yetiştirdiği en büyük sanatkarlarından biri de sopranolardır. bir opera, bale gibi sanatsal etkinlikleri takip edip, kendi sesini dinleyebileceği gibi, onunla apayrı yerlere ulaşabilirler.
ancak hayır!
türkler bunu istememektir. halk müziği dinleyerek, kendileri jiletlemek, maneviyatlarını bıçaklamak istemektedirler. oysaki italya'da yaşamış olanlar bilir; operanın tadı hiçbir yerde yoktur.
bir ülke düşünün ki; yıllardır, saçma sapan konularda kavga etsinler, saçma sapan müzikler dinlesinler. yazık. gerçekten yazık.
Teatro dell'Opera'da her zamanki yerimi almış, ruhuma ziyafet çektirmekteydim. sanatçıların ağzından çıkan her tınıya kulak kabartıyordum. böyle oldukça her geçen dakika daha da zevk almaktaydım. lakin arkamda oturan bir türk'e rastladım. elinde tesbih, bir yandan küfür, bir yandan yüksek sesle konuşuyordu. ''hele loy loy loy, kibar yarim esmerim loy.''
bunu duyduğumda ruhumu bölüp, o an o adamın içine hortkuluk yerleştirmek istedim.
italya'da yıllarca yaşamış, kendini oralarda geliştirmiş biri olarak sizlere verebileceğim bir tavsiye var dostlarım.