daha yarısını okumuşken, charles bukowski okuyorum hissiyatına kapıldım ve devamında tapar gibi okuduğum dorian gray'in portresi'nın adını görünce, tamam dedim, tamamen tanıdık muhteviyat.. hatta, dorian gray kısmındaki betimleme bukowski'nin ölüler böyle sever kitabındaki bir bölümü okuyormuşum hissi verdi..
bitirirken de, bankta oturan iki moruk, jorge louis borge'nin kum kitabı'nda öteki isimli hikayesindeki iki adamdı benim için..
ömrüm boyunca taptığım ne varsa, tanrı da dahil, hepsini barındıran bir hikaye, bütünüyle.. hepsini bir arada böyle güzel sunabilmekte yazarın başarısı..