cocukluk asklari

entry7 galeri
    1.
  1. insanın çocukluk devresinde hissettiği, yaşadığı aşklardır. çocuklar da aşık olur ve her aşkın sonrasında hissettikleri yıkılış ile yetişkinlik dönemindeki aşklara hazırlık yaparlar.

    ilk aşkım;
    upuzun boylu, yakışıklı kocaman ve güçlü adam.. kucağına sokulduğumda saçımı okşayan elleri sevgi dolu, yüzüme bakarken gözlerinde gördüğüm hayranlık dünyanın en güzeli olduğumu hissettirecek denli büyük..
    bir karısı vardı ama ona aşık olmama engel değildi bu, onun beni sevmesine de... kahramanım ilk aşkımdı, evet kocaman bir burnu vardı ama dünyanın en yakışıklı, en güçlü erkeğiydi. ben babamla evlenicem dediğimde, sen büyüyecek kendi yaşında delikanlıları seveceksin, baban zaten annenle evli, dediler.. sanki ben bilmiyordum babamla evlenemiyeceğimi, ama hayal etmek hoşuma gidiyordu. en çok beni sevsin, en güzel beni bulsun, sürekli benim akıllı güzel kızım diye okşasın istiyordum.. hatta bazen babamın eve geleceği saatte bir yaramazlık yapıp annemden azar işitiyordum ki, babam gelince;- kim üzmüş benim güzel kızımı diye kucağına alsın..
    büyüdüm, babamın varlığına ve sevgisine duyduğum inanç ile büyüdüm.

    6 yaşındaydım üst komşunun oğlundan hoşlandığımda. adı ahmet'ti, sarışın sessiz bir çocuktu. erkek kardeşim yoktu ve erkeklerin ayakta işediklerini biliyordum ama nasıl olduğuna akıl erdiremiyordum. evin arka bahçesinde aynı anda çiş yapmayı önerdim, böylece ayakta çiş yapmanın sırrını öğrenecektim. bende ayakta çiş yapabilirsem belki babam bir oğlu olmasını bu kadar çok istemekten vazgeçer diye düşünüyordum. ama ahmette farklı bir parça vardı o olmadan ayakta çiş yapmak mümkün değildi. tam bu keşfin şaşkınlığı içindeyken annem pencereden
    - çabuk eve gel, diye bağırdı. yanlış birşey yaptığımı hissederek eve gittim ve bir tokat yedim, ahmedi sevmedim ondan sonra.

    8 yaşındaydım ve sınıfımdaki nejat isimli bir çocuğu beğenmeye başlamıştım. o da sarışındı ne hikmetse. sınıfın en çalışkanları olarak yarış halindeydik. özellikle onunla yarışıyor olmaktan büyük keyif alıyordum. o da sık sık saçımı çekerek beğenisini dile getiriyordu. tenefüslerde yakalamaca oynadığımızda beni yakalamak için genellikle o koşardı. yakaladığında ellerini cimcikleyip tekrar kaçardım. çok sürmedi taşındık ve nejatı bir daha yıllar sonra gördüm. beni ilk hatırlayışı 'şu cimcikleyen kız' cümlesi ile oldu.

    sonraki okulumda kahramanım oktay dı. oktay çalışkan değildi ama çok sosyal ve sporcu bir çocuktu. en hızlı koşanlardan, en çok sevilenlerden birisiydi. bende yakalamaca oyununda yeni bir taktik geliştirmiştim. yakalandığımda bileğim burkulmuş gibi yapıp kendimi yere atardım ve kolumu bıraktıklarında da tazı gibi kaçardım. oktaya duyduğum aşk, eve giderken beni yakalayıp yanağımdan öpünce bitti. çok korkmuştum ağlayarak ablama anlattım ve onu sevmekten vazgeçtim.

    sonrası yatılı okul ve yazık ki sadece kız okulu olduğu için, çarşı izninde bir anlığına gördüğüm kişileri beğenmekten öte gitmedi hissiyatım.
    bende öğretmenlerime aşık oldum.

    kim demiş çocuklar aşık olmaz diye...
    6 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük