Acınası bir komikliktir. Bence böyle bir şey yok. Kimsenin kimseyi yargılaması söz konusu bile olamaz. Durdurup durduramamak. Öldürüp öldürememek ile ilgili her şey insan ilişkilerindeki doğru veya yanlış sadece bu tarz bir filtreden geçiyor. Hukuk yüzeyde güçsüzle güçlüyü eşitler konumunda gözüksede adalet ancak yalandan ibarettir. Istisnai durumlar gelir belki aklınıza belki bir devlette hakikaten genellikle hak yerini buluyor olabilir. Ama bu sadece güçlüler böyle istiyor diye böyledir. Gücün yegane temeli para öyle değil mi? Pekala öyle ise güçlü ile güçsüz hukuk anlamında nasıl eşit olabilir diye de düşünmeden edemiyor insan. Olmalı veya olmamalıyı tartışmıyorum ama sanırım olabilir mi olamazı mı tartışıyorum diyebilirim. Ve tartışmamın sonucu olamazdan yana ve hukuğuda geçtim. Bir çocuk tecavüzcüsünü birey olarak yargılama hakkımın olduğunada inanmıyorum. Karşıma alıp bunu neden yaptın orospu çocuğu diye sorma hakkını kendimde bulamıyorum. Fakat bu durumdan rahatsız olmam o kişiyi bir şekilde durdurup durdurmama muhakemesini yapma hakkını bulabiliyorum. Sanırım hukukta benim gibi düşünüyor. Ama yinede komik bulduğum bir şeyi yapıyor. Adaletten söz ederken kendi gücünün bile diğerlerinden fazla olduğunun ve bu gücü kullandığının farkında değil. Bazen düşünüyorum da mahkemeler mahkemeleri dava etse ve kazanan mahkeme en büyük gücün mü? Yoksa en büyük adaletin mi temsilcisi olur?