yan yana okullarda ücretli öğretmenlik yaptığım okul bahçelerinde karşılaştığım güzeller güzeli. eşine duyduğu aşk tarif bile edilemez. buldukları her fırsatta görüşürlerdi gün içerisinde. yakınlardan öğrendiğim kadarıyla ölümü de eşine duyduğu aşktan ibaretmiş aslında. eşi halı saha maçına gitmeye karar verdiğinde dayanamayıp peşinden gitmiştir. maçı izlerken ateş sesleri duyulmuştur. eşi çığlık çığlığa sakın gelme sakın yanıma gelme diye bağırırken dayanamayıp eşinin yanına koşmuştur. koşarken vurulmuştur. ve sonra eşinin vurulduğunu gören cem ise yaralı olduğu halde sürünerek eşine ulaşmaya çalışmıştır. onun hareket ettiğini gören teröristler tetiğe defalarca basmış ve cemi de şehit etmiştir.
nutukların tutulduğu andır sanırım bu anlar. atandıkları an ne kadar sevinmişlerdi oysa ki..
eylül'ün dördünde bir yıl daha geçmiş olacak ardlarından..
unutuluyor. tatillerde boy boy bronz tenli fotoğraflar sergileniyor, selülitlerin hışmına maruz kalıyor evlat acıları..
acılarımız. düştüğü evi yakıyor..
diğerlerinin bahçelerindeki çiçekler ise açmaya devam ediyor..
ama karanlık çöktüğünde onların adım attığı diyarlarda eğleniyor insanlar.
elbette yasla yaşayalım demiyorum. lakin umursama seviyesinin sadece profillerin kararmasından ibaret olmasını istemiyorum..