israil, tavuk gibi uluslar arası sularda vatandaşlarını katletti de, ne oldu?
adamlar, operasyonu yapanlara madalya takıp, terfi ettirdi.
özür bile dilemediler.
tazminat talebine "nah" dediler.
her türlü "kem-küm" etmemize "haseki" havası çaldılar.
sen suriye hava sahasını ihlal et, sınırına gir,
üstelik silahlı bir askeri uçak ile,
adamlar uçağını düşürsün,
"türk uçağı olduğunu sonra öğrendik" diyerek pişmanlığını bildirsin,
sonra sen kalk efelen.
hukuksuzluğu ve hükümranlık haklarını çiğneyen biz değil miyiz.
tüm dünyada ki devletler bu durumda, bu şekilde davranır ve hakimiyet sahasını korur.
devlet yönetmek ciddi bir iştir ve ciddiyetini-saygınlığını olaylara vereceğin cevap-tepki ile kazanırsın.
zaten çatışmalar, daha doğrusu iç savaş yaşayan bir ülke olan suriye,
dışardan yardım edilen isyancılar ile uğraşıyor.
ne yapsa idi?
doğuda olası bir ayaklanmada,
dışarıdan silah yardımı yapılan bölücüler ile çatışan türkiye,
komşuları tarafından isyancılara destek verilen ve savaş tehditi gören türkiye olsa nasıl davranır idi?
amiyane tabir ile, sokakta birisi eşinize parmak atsa,
cebinize elini soksa ben sana sorarım-bekle deyip savcıya-polise şikayet etmezsiniz.
hele ki suriye gibi yalnız ve tüm komşuları ülkede akan kanı besleyen silah ve militan yardımı yapar iken, suriye derdini kime anlatsın?